Tarihin, denizin, güneşin, temiz havanın, antik dönemde kehanetin davet ettiği Didim, yerli, yabancı turistlerin çekim yeri olmaktan öte dört mevsim yaşamak için de tercih edilen bir ilçe.
Sıcak bir yaz gününde çadırından çıkan oğlan çocuğu, temiz havayı soluyor. Masmavi gökyüzüne dalıyor. Altınkum’daki dalga seslerini duyunca, dalınacak yerin hayallerine güç veren gökyüzü değil bu güzel plaj sonrası tertemiz deniz olduğunu fark ediyor. Bu küçük oğlan çocuğu kim midir? Eşim Hasan. Hasan çocukluğunda, ilk gençliğinde, okullar tatil olur olmaz öğretmen babasının tüm aileyi yaz boyu kalmak için getirdiği Didim’deki kampta yaşadıkları o güzel günleri unutamıyor. Güzel olan nice şey unutulmasın zaten, yerini betonarme binalar alsa da...
Aydın’ın ilçesi Didim; tarihin, denizin, güneşin, antik dönemde kehanetin buluşturduğu güzel ilçelerimizden. Altınkum’da gündüz denize koşarken gece sokakta ya da mekanda olsun duyduğunuz bir semah çağırır sizi. Bu güzel ilçe yabancı turist kadar daha çok çalıştığı yurtdışından gelen yerli turisti de barındırır. Kalınacak yerler, yenilecek yemekler, girilecek koylar, bazı yerler kadar cep yakmaz deniliyor. Bunda haklılık payı olmakla birlikte yüksek fiyatlar yazlıkçıların, yerli yabancı turistlerin Didim’den bile ayaklarını kesebiliyor. Yine de bu güzel ilçe; sıcak yaz mevsimini sakin geçirmek isteyen yazlıkçılar için soğuk mevsimlere bir moladır. Yaz bittiğinde Didim’den gidenler anılarını da götürürken anılarıyla dört mevsim burada yaşayanlar kimlerdir? Antik dönemi, Kültürel Miras ve Turizm eğitimi de almış eşim Hasan’a bırakıp Didim’in "Yeronda - Yoran" adıyla anıldığı döneme gidelim mi?
Didim, Osmanlı İmparatorluğu zamanında varlığını "Yeronda - Yoran" ismi ile sürdürmüştür. 1923'de imzalanan Türk-Yunan Mübadele Sözleşmesi’yle iki yaka arasında mübadiller gelip gider. Bu mübadillerden bir kısmı da Yunanistan’ın Selanik şehrinden, köylerinden Yoran’a yani Didim’e gelir. Yoran’daki Rumlar da Yunanistan’a zorunlu olarak gider. Giderler ama akılları burada kalır. Gittikleri yerde Nea Yeronda yani Yeni Yoran anlamındaki bir köy kurarlar.
2019 yılı Mart ayında Didim’de Yoran Mübadele Anı ve Kültür Evi (MÜBEV) açılır. Bu bir etnografya müzesidir; mübadillerin tarihi, kültürü, sosyal yaşamı, eşyaları, fotoğrafları, folklorik öğeleri sergilenmektedir. Bu güzel müzeyi Didim’e her gelişimize gezmek isteriz. Bunun önemli bir nedeni de Yunanistan’dan gelen mübadil vatandaşlarımızın yaşadığı bu 200 yıllık güzel evin, o muhteşem Apollon Tapınağı’nın kalıntılarının karşısında yer almasıdır. Burası bilinçli bir seçimdir çünkü birinci kuşak mübadil atalar, Apollon Tapınağı bölgesine yerleşirler. Sonrasında kaç kuşak bu bölgede yaşarlar. Didim Rumeli Kültür Derneği de bu amaçla kurulur. Geldikleri, yerleştikleri yeri, kültürü, maddi ve manevi değerleri yaşatmak hedeflenir. Dernek üyeleri, önderleri olmalarından öte hemşehrileri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu cumhuriyetin yılmaz bekçileridir. Dernek, 2019 yılında açılan MÜBEV binasının sahibi Mehmet Efendi Aydoğan öncesi Rumlar zamanında burada Rumi Papaz’ın yaşadığını belirtir. Ataya, anılara, acılara, sevinçlere sahip çıkan torunların vefa duygusuyla, emeğiyle açılan bu anlamlı evde, hele de açılan sandıklardan çıkarılıp sergilenenlerle sanırız çok kişi kendinden bir parça görür. Geçmişimize gittiğimizde hepimizin ataları bir yerlerden gelmedi mi? Getirilmedi mi? Sözü burada eşim Hasan’a bırakıyorum.
TURİZM POTANSİYELİ
1970’li yıllarda turizmle tanışan Didim’in nüfusu, farklı nedenlerle göç edenlerle çoğalır. Özellikle 90’lı yıllardaki artan binalarla çok büyür. Hâlâ bu büyümenin acısını çekmektedir. Uzun sahil şeridiyle bir kısmı kamu kurumlarına ait çok sayıda koya sahip olan Didim, Mandalya Körfezi’nin kuzeybatı ucundan Akbük İncekum Plajı’na kadar büyük bir turizm potansiyeline sahiptir. Son zamanlarda çıkan sebepli sebepsiz yangınlar ormanları tahrip etse de, Didim hâlâ güzelliğiyle etkilemektedir. Ama 1977 yılında ODTÜ’lü güzel abiler ile kampta tatil yaparken gördüğüm güzellik şimdi bir AVM olmasaydı iyiydi. AVM yapılabilir ancak bu yapılaşma, böylesine güzel bir yerin merkezinde mi olmalı?
Söylencelerin dünyasının turizme nasıl katkı sağladığı dünyada kanıtlanmış bir gerçek. Anadolumuz söylenceler cenneti ve cehennemi... Antik dönemlere gittiğimizde bu yol Didim’de de karşımıza çıkar. O yolda yürüyen söylencelere göre Apollon Tapınağı’nı kuran Çoban Brankhos’u düşünürüm. Apollon, çağımız için Çoban Brankhos’a hangi kehanetleri söylemişti acaba?
İNSAN SELİ ALTINKUM
Mavi bayraklı Altınkum, gündüz de gece de bir çekim merkezidir. Gökkuşağına dönen güneşlikler altında yanmaya çalışan insanlar, sığ denizinde yüzerek, eğlenerek serinler. Tekne turlarıyla gezilen koylarda denize girmek de tercih edilebilir. Akşam olduğunda antik dönemdeki kutsal yürüyüş sanki günümüzde Altınkum’da sürmektedir. Türkü barlardaki canlı müziklerle bazen kendinizi bir zamanlar müzik dünyasının merkezi Unkapanı Plakçılar Çarşısı'nda hissedersiniz. O unutulmaz Anadolu rock parçalarını söyleyen genç müzisyenlerin sesleri de çeker sizleri. Bir bakarsınız yürüyen insanlar arasında çekilen bir halaydasınız. Sıcak yaz gününde ağzınızın tatlanması için en güzel dondurmacıyı arar, waffle kokuları arasında bizim gibi “Yaş 50’yi geçti, bir top sade dondurma yeterli” dersiniz.
Sahilde yürürken Didim Belediyesi ile 21 yıldır Didim Altınkum Yazarlar Festivali’ne emek veren, mimarı olan Yazar Hayri Kandemir görülmez mi? Hayri ağabeyle kitapların dünyası döndürülür. Okunmak üzere alınan kitapların yazarlarıyla sohbet edilir. Öncesinde Abbas Karabulut’u görürseniz, tekerlekli sandalyesinde şiir kitaplarını imzalamak için nasıl emek verdiğini fark ederseniz. Şiir engelleri kaldırmaz mı? Biraz ileride sevdiklerinize alabileceğiniz hediyelik eşyalar sizlere göz kırpar. Kaç sokak müzisyenini dinlerken kendinizi bulduğunuzda yaşı ileri yazlıkçılar çoktan uyumuştur. Altınkum sahili gece geç saatlere canlılığını korurken karşı yakada Bodrum ilçesinin ışıkları hep yanar. Kos Adası uzaktan el sallar. İster çevre ilçelerden uçakla, ister araba, otobüsle ya da marinaya yanaşarak Didim’e gelmek olanaklıdır. Kalmak içinse alternatifler arasında biri vardır ki tarihe, arkeolojiye meraklı olanları büyüler. Büyüler çünkü kaldığınız odanın pneceresini açtığınızda Apollon Tapınağı size kehanetlerini açıklamak ister.
Biz tanımak isteyenlere bu güzel beldemizi; Didim’i bir sayfada da olsa tanıtmaya çalıştık. Bizim gibi tanıtanların çoğalması dileğimizdir.
KIŞIN DA TERCİH YERİ
Didim yaz bittiğinde tamamen boşalan bir yazlık belde değildir. Özellikle temiz havasıyla dört mevsim yaşamak için de tercih edilir. Müstakil evlerin, sitelerin yer aldığı bu ilçede, apartmanlar da egemendir. Tabi çoğu kişinin gönlü, bu güzel ilçede evle birlikte bahçeye sahip olarak yaşamaktır. Haftanın iki günü açılan pazarda taze sebzeler, meyveler yerli turistlerin olduğu kadar yabancı tursitlerin de ilgisini çeker. Marka ürünlerin olduğu mağazaların yanı sıra Pazar günü hizmet veren Bit Pazarı ile de ekonomik birçok ürün alabilmek mümkündür. Didim Devlet Hastanesi’nin yanı sıra özel sağlık kuruluşlarının da olduğu Didim, eğitim kurumlarıyla da büyük şehirleri aratmamaya çalışır.
KEHANETLER TAPINAĞI APOLLON
İnsanlık var olduğundan bu yana geleceğini bilmek ister. Bu istek araştırmayla, akılla, çalışmayla şekillenebilir. Tüm bu çabaların ötesinde hayatımızı etkileyen ilahi güç? Üç semavi din, öncesi, sonrası... İnananlar, inanmayanlar... Eski uygarlıklarda kahinler, önemli bir yere sahiptiler. Günümüzde kahinlerin yerini kimler almıştır? Bu sorunun cevabını siz düşünürken biz Apollon Tapınağı’nın bir kehanet merkezi olduğu zamanı hayal ediyoruz. Mitolojide Apollon, güneşin, ateşin yanı sıra sanatın özellikle müziğin, şiirin tanrısı olmasının yanı sıra bilici tanrıdır. Kehanet yapar. Söylencelere göre tapınağını kuran Çoban Brankhos’a kehanet sırlarını öğretir. Bu kehanetler gerçekleşince Apollon Tapınağı ünlenir. Uzak yerlerden akıl danışmak için gelinir.
MİLET İLE APOLLON’U BİRLEŞTİREN KUTSAL YOL
Antik Yunan uygarlığının yedi bilgesinden biri olan ünlü matematikçi filozof Thales, Apollon Tapınağı’ndan 17 km uzaklıkta Miletos’ta (Milet) yaşamıştır. Didim ile Milet, et ve tırnak gibidir. Yürümek... 7’den 70’e yürümek, bize insan olduğumuz hissettirmez mi? Yürüyüşlerimiz bir inanç doğrultusunda olursa kutsal bir anlama bürünür. İşte antik dönemde Miletos’tan yola çıkan hacılar, kutsal yolu yürüyerek Apollon Tapınağı’na gelirler, kurbanlar keser, dua ederlerdi. Bu yürüyüşler Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde, Aydın Valiliği himayesinde, Didim Belediyesi işbirliğiyle günümüzde de gerçekleştiriliyor. Bu yolda yürünüldüğünde antik dönemlere gidilip Miletliler’in söylediği kutsal şarkılar duyulmaz mı? Rahipler ayinleri sonrasında size de tapınakta bulunan ilham aldıkları şifalı sudan bir bardak uzatmaz mı? Apollon Tapınağı, tüm Anadolu coğrafyasının saygı duyduğu hatta Perslerin bile adak adadığı yerdir. Efsaneye göre çoban Brankos, orman kenarı bu güzel yere, rüyası sonucu tapınak kurar. Burada yaşayanlara da Brankidler denilir. Kültür ve Turizm Bakanlığı 2012 yılında bu kutsal yolu ortaya çıkararak çok iyi yapmıştır. Ancak Didyma Antik Kenti, dünyada hâlâ olması gereken yerde değildir. Nedenleri çeşitlidir.
Fotoğraflar: Neslihan-Hasan Kulakoğlu