Gazetecinin kaleminin mürekkebi alınterinden, diğer kısmı, şeref-haysiyet-onur alaşımındandır. Kırılır ama satılmaz. (Bekir Coşkun)


Yıl 1952...
İzlanda’nın 250 mil güneydoğusunda bir deniz kazası oldu.
“Flying Enterprise” isimli ABD bandıralı şilep fırtınaya tutuldu, kayalığa çarpıp delindi, yan yattı. Mürettebat gemiyi terk etti.
Kaptan Kurt Carlsen hariç!
Bir muhrip ve romorkör yardıma koştu.
Batmakta olan gemiyi, son anda atılan çelik kabloyla Kaptan Clarsen bağlamayı başardı.
Bu vasıta ile ona ilk muhtaç olduğu şeyler yollandı: “Sandviç, kahve ve Gazete!”
İşte gazetenin anlam ve önemini aktaran bir anekdot…
Bilge dememiş miydi: “Gazete(ci)ler; halkın ağzı, prensin kulağıdır.”
Mustafa Kemal Atatürk sözüyle de “milletin sesi” matbuat yani basın…
Siyaset de, savaş da olsun; dünyanın gözüdür, sessizlerin sesidir gazete(ci)ler…
Tarihin tanığıdır, “dokunulmaz” olması gerekir.
Meslek ustalarımıza göre; gazete(ci)ler olayların zihniyetler coğrafyasında “yeşil hat” olarak algılanmalıdır!..

***

Yıllar önce ekranda çok popüler bir dizi vardı.
Şevket Altuğ, rahmetli Sümer Tilmaç, Jülide Kural, Sevinç Erbulak ve Şevval Sam başrollerdeydi; “Süper Baba”!
Dizinin bir bölümünde rol alan 84 yıllık ömrünün 65 yılını gazeteciliğe adamış, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) başkanlığı da yapmış
Nail Güreli Usta şöyle anlatıyordu gazeteciliği; “Gerçeklerden korkanlar, gazeteciden korkarlar!”
Yalanın, ikiyüzlülüğün yoğunlaştığı dönemlerde gazeteciden korkanların, basına da düşman olanların sayısı artar.
Ve gazeteci tehditlere baskılara uğrar.
Tartaklanır, dayak yer, tehdit edilir, çalıştığı binalar kurşunlanır.
Kimi zamanda yazdığı bir yazıdan dolayı yıllarca hapis yatar.
Ama bütün bunlar onu yıldıramaz.
Mesleğini, gerçekleri duyurma mesleğini, bilgiyi halka ulaştırma mesleğini cesaretle yürekle yerine getirir.
Bu nedenle gazetecilik dünyanın en zor ama en erdemli mesleğidir.
Bu nedenle gazetecilik her zaman yürek ister cesaret ister!..”

***

11 yıl önce , Kurtuluşun Kuruluşun Kenti İzmir'de, 9 EYLÜL Gazetesi kuruldu.
Meslek örgütüm İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin (İGC) Onursal Başkanı Atilâ Sertel ve yönetici arkadaşlarının girişimiyle doğan, "Gazetecilerin Gazetesi" sloganlıydı...
“Hasan Tahsin ve İzmir”li logosunda “Gelecekten Hepimiz Sorumluyuz” yazan gazeteydi!
Benim Gazetem'dir!
Kıymetlim'dir o!..
Çıktığı günden bu yana -aralıksız- yazdığım “gazetem”dir
9 EYLÜL.
Bir gün bile yazılarıma müdahale görmediğim gazetedir.
9 EYLÜL’de, ruhunu çıkar uğruna güce ve iktidara satmış, 
yozlaşmış kalemler, emekçiler yoktur!
Muhabirleri;
‘’haber iktidarı/muhalefeti rahatsız edermiş’’ 
umurunda olmaz!
Gazetecilikte objektif ölçütlü haber vermek esastır çünkü!
9 EYLÜL de toplumun doğru, tarafsız 
haber alabilmesini sağlayabilmek,
varolabilme mücadelesi verme misyonunu üstlenmiştir.
Hâlâ da onurlu mücadelesini sürdürmektedir.
Her türlü baskı, sansür girişimlerine direnç göstermiş saf almıştır 9 EYLÜL.
Yineleyeyim;
Benim Gazetem’dir, Bizim Gazetemiz’dir;
Kalemim gibi Kıymetlim’dir, Kıymetlimiz’dir!..

***

Tarihin en ağır baskılarını yaşıyoruz gazeteciler olarak. Kumpaslar, sansür, kurgu davalar gazetecilere nefes aldırmıyor. 
İktidar gibi düşünmeyen
gazeteci, hemen yaftalanıyor. 
Tutuklu yazar çizer sayısı açısından Suudi Arabistan’ı bile geçmiş durumdayız. 
Muhalefet eden gazeteci olarak tutuklanmamayı başarmak, 
Meslektaşımız 
Mehmet Y.Yılmaz’ın dediği gibi; önemli kazanım sanki!
Kapkara bir tabloyla karşı karşıyayız. 

***

Bizler; 
gazeteciliğin en zor iş olduğu Türkiye’de soylu yüreklerimizle kalemimiz tükenmeden işimizi yapacağız. 
Bizler; 
hep "toplumun gören gözü, işiten kulağı ve söyleyen dili" olacağız. 
Bizler; kızsalar da hedef de gösterseler, beğenilmeyen soruları soracağız, düşüncelerimizi köşelerimizde aktaracağız. 
Saklanılan gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışacağız. 
Bizler; 
iktidarı da eleştireceğiz, muhalefete de muhalefet edeceğiz!.. 
Bugüne kadar olduğu gibi!..

***

Meslek seçtiğimiz onurlu gazeteciliği halkın bilgi edinme hakkına hizmeti,
-sözünü ettiğimiz doğrultuda ilkelerle- Türkiye’nin en özgür gazetelerinden biri; “Hasan Tahsinler’in Gazetesi”
9 EYLÜL’de sürdürdük, sürdürüyoruz, sürdüreceğiz.

***

Gazetecinin; ezilenin, sesini
duyuramayanların yanında olduğu zaman "dördüncü kuvvet" görevini yerine getireceği noktasından hareketle!
Beynimiz; parmaklarımıza hükmetttiği sürece!
Cesaretle...
Erdemle...
Haysiyetle!..

***

Sözü bitmezlerin gazetesi 9 EYLÜL, bugün 11 yaşında.
Melih Cevdet Anday ne güzel yazmış: “Sevdiğim sokak adları gibi/Sevdiğim çiçek adları gibi/ Bütün sevdiklerimin adları gibi/Adın(ız) geliyor aklıma hep 9 EYLÜL…”
Nice Yıllara 
9 EYLÜL,