Sosyal medyada her gün farklı bir konu gündem oluyor.
İnanılmaz bir hızla, milyonlarca insan aynı konuyu konuşuyor; kimi zaman bir ünlüyü linçliyor, kimi zaman bir videoya gülüyor, kimi zaman bir trendi destekliyor ve sonra o konu unutulup gidiyor.
Ertesi gün yepyeni bir konuyla beynimizi uyutmaya devam ediyoruz.
Geçtiğimiz günlerde hava sıcaklığının 45 dereceye ulaştığı Şanlıurfa’da öfkesini güneşten çıkaran bir vatandaşın videosu sosyal medyada paylaşım rekorları kırdı. Vatandaşın güneşe taş atıp “Mahvettin bizi güneş” dediği görüntüler kısa sürede viral oldu. Herkes sıcaklıktan tepesi atan ve isyanını kime yönlendireceğini bilemeyen vatandaşı ti’ye alırken, ben bambaşka düşüncelere daldım.
*
Bu yaz Türkiye’deözellikle batı, güney ve güneydoğu bölgeler sıcaklıkla büyük bir sınav veriyor. Nereye sığınacağımızı şaşırmış haldeyiz. Sıcaklar bizi de, hayvanları da, bitkileri de olumsuz etkiliyor.
“Eskiden insanlar klimasız ne yapıyorlarmış?” demek yerine, “Eskiden sıcaklıklar bu kadar bunaltıcı hissediliyor muydu” diye sormak lazım aslında. Eskiden de 40 derece sıcaklıklar kaydediliyordu ama insanlar en azından nefes alabiliyordu.
Artık nefes alamıyoruz!
Ama bunun sorumlusu güneş değil. Güneş aynı güneş.
Bize 4.6 milyar yıldır ısısı ile ışığı ile hayat veriyor. Güneş olmasa, zaten dünyada yaşam da olmazdı. Peki, güneş aynı güneşse değişen ne?
*
Her yıl küresel ısınmanın etkilerini daha da fazla hissediyoruz. Bu yıl 7 ayda dünyada küresel sıcaklık ortalaması üç kez rekor kırdı. Yanlış şehirleşmeyi, ormansızlaşmayı, yeşilsiz betonlaşmayı, inanılmaz rakamlara ulaşan araç sayısını da denkleme ekleyince, özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için yaz ayları giderek daha büyük bir kabusa dönüşüyor.
Dünyanın küresel ortalama sıcaklığı 17,23 derece ile rekor seviyeye çıktı. Belki bu kimileri için pek de önemli bir rakammış gibi görünmese de aslında çok ama çok önemli.
Ortalama sıcaklıklardaki en ufak bir artış, dalga etkisi yaratarak tüm dünyayı etkiliyor. Bu yıl küresel anlamda birçok ülke en sıcak günleri yaşıyor. Ama Türkiye’nin durumu biraz daha farklı. Ege Üniversitesi (EÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi İklim Bilimi Uzmanı Prof. Dr. Ecmel Erlat, 1950 yılından bu yana Türkiye’nin 1.46 santigrat ısındığına dikkat çekerek, “Dünya ortalamasının 3 katı ısınan bir bölgede yer alıyoruz" diyor.
*
Türkiye ısınıyor. Dünya ısınıyor. Paris İklim Anlaşması'ndaki sınır eşik değeri olan 1.5 santigrat değere zaten çoktan ulaştık. Şimdi o değeri aşmamak için ülkelerin bir an evvel aklını başına toplaması lazım. Eğer fosil yakıt kullanımını azaltmaz, yenilenebilir kaynakları devreye almaz, aşırı tüketimi durdurmaz, ormansızlaşmanın önüne geçmezsek ve 1.5 dereceyi aşarsak, bu durumun ekosistem üzerinde artık geri döndürülemez zararları olacak. Dünyayı yok oluştan kurtarmak için zaman daralıyor.
*
Türkiye’de ayı popülasyonu artmış!
Geçtiğimiz gün gündeme yansıyan haberlerden biri dikkat çekiciydi. Habere göre; özellikle Doğu ve Batı Karadeniz ile Doğu Anadolu’da ayı popülasyonu ciddi seviyede artmış. Ayıların yayla evlerine zarar verdiği hatta insanların yaralanmasına ve hayatını kaybetmesine neden olduğu da bildirilmiş. Uzmanlar önlem alınsın demiş ama nasıl önlem alınması gerektiğini aktarmamış.
Böyle durumlarda genellikle Türk işi çözüm, hayvan haklarını ihlal ederek durumu kurtarma yönünde oluyor. Yani “Ayı popülasyonu artıyor, o zaman öldürelim gitsin” şeklindeki bakış açısı artık değişmeli. Ayı popülasyonu olması gerekenin üzerindeyse, ekosisteme ve insanlara zarar veriyorsa hayvan haklarına uygun bir çözümle önlem alınmalıdır.
***************
DÜNYADAN BİHABER
İnsanların tutumu hayvanların sağlığını etkiliyor
Portsmouth Üniversitesi ve uluslararası hayvan refahı yardım kuruluşu The Donkey Sanctuary tarafından yürütülen bir araştırmaya göre, sahiplerinin onların duyguları hissetme kapasitelerine inanmaları, hayvanların sağlık ve refahını olumlu etkiliyor.
Veg News’ta yer alan araştırma, farklı ülkelerde insanların eşek, at ve katır gibi çalışan hayvanlarla olan ilişkisini ele aldı. Mısır, Meksika, Pakistan, Senegal, İspanya ve Portekiz'de yapılan araştırmada, hayvanları yetiştiren insanlara hayvanlarına karşı inançları, değerleri ve tutumları hakkında anketler yapıldı ve hayvanların refahı ayrıntılı şekilde değerlendirildi.
Portsmouth Üniversitesi Karşılaştırmalı ve Evrimsel Psikoloji Merkezi’nden Emily Haddy, “İnsanların hayvanlarına karşı duygularının refahlarını etkileyebileceğini biliyoruz, ancak bunun kültürler arasında farklılık gösterip göstermediğini bilmek istedik. Araştırmamız, hayvanların tarım, turizm ve inşaat da dahil olmak üzere çok çeşitli sektörlerde çalıştırıldığı 6 ülkedeki benzer toplulukları içerdi" dedi.
Journal of Applied Animal Welfare Science dergisinde yayınlanan çalışma, hayvanlarının duyguları deneyimlediğine veya onlarla duygusal bir bağ kurduğuna inanan insanlar ile hayvan sağlığı ve daha yüksek vücut kondisyon puanları arasında net bir ilişki olduğunu ortaya koydu. Tersine, bu tür inançlara sahip olmayan veya öncelikle hayvanların karlılığına veya yararlılığına odaklanan bireyler tarafından yetiştirilen hayvanlar ise daha düşük sağlık koşulları sergiledi.
Çalışmanın genel sonuçları, sahibi ile hayvan arasındaki ilişkinin önemini ve insanların hayvanlarına karşı tutumlarının eşit refahı etkilemede oynadığı rolü vurguladı. Araştırmacılar, bu sonuçların hayvanlar için refah girişimlerini iyileştireceğini ve özellikle insanları hayvan duyarlılığı konusunda eğiteceğini umuyor.
************
BİZİM GEZEGEN
Yeşil enerjiyle hem maliyet düşecek hem dünya kurtulacak
ABD Merkezli Rocky Mountain Institute (RMI) tarafından yayınlanan yeni bir rapora göre, rüzgar ve güneş enerjisi 2030 yılına kadar dünya elektriğinin üçte birinden fazlasını karşılama yolunda ilerliyor.
Rüzgar ve güneş projelerinin yüzde 12'den, öngörüldüğü şekilde küresel elektriğin en az yüzde 33'ünü üretme noktasına gelmesi; fosil yakıt üretiminde düşüşe ve daha ucuz enerjiye yol açacak.
Euronews Green’de yer alan habere göre; temiz enerjiye yönelik çalışan RMI, araştırmayı Amazon'un sahibi Jeff Bezos tarafından iklim değişikliğine yönelik çözümlerin finanse edilmesine yardımcı olmak için oluşturulan Bezos Earth Fund ile ortaklaşa yürüttü.
Daha fazla proje hayata geçirildikçe ve ekonomiler geliştikçe, halihazırda elektrik üretiminin en ucuz şekli olan güneş enerjisinin maliyeti, şu anda megavat saat başına yaklaşık 40 dolardan 20 dolara kadar düşecek.
Fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının çoğalması, iklim değişikliği ile mücadele açısından da son derece kritik bir role sahip. Rakamlar öngörüldüğü gibi gerçekleşirse, enerji sektörü küresel iklim hedeflerine ulaşmak için gereken değişikliği başarabilir.
Bir sonraki BM İklim Zirvesi COP28'in Başkanı Sultan al-Jaber, bu yılın başlarında sera gazı emisyonlarını azaltmak ve 2015 Paris İklim Anlaşması kapsamında belirlenen hedeflere ulaşılmasına yardımcı olmak için 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji üretiminin üç katına çıkarılması çağrısında bulundu. Avrupa Birliği’nin (AB) ise COP28 İklim Zirvesi’nde 2050'nin "çok öncesinde" fosil yakıtın aşamalı olarak kaldırılması için baskı yapması bekleniyor.
*********
KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN
Maddeyi ruha dönüştürme savaşı
Sanırım ki insanlar üç türlüdür: Kendi deyişleriyle hayatı, hayatlarını yaşamayı amaç sayanlar, yani yemeyi, öpmeyi, zengin olmayı, onur kazanmayı…
Sonra, kendi hayatlarını değil, bütün insanlığın bir olduğunu anlarlar ve insanları ellerinden geldiği kadar aydınlatmak, sevmek ve onlara iyilik etmek için savaşırlar.
Bir de bütün evrenin hayatını yaşamayı amaç edinenler var; her şey insanlar, hayvanlar, bitkiler, yıldızlar; hepimiz bir bütünüz; biz hepimiz aynı korkunç savaşın içindekileriz. Hangi savaş mı? Maddeyi ruha dönüştürme savaşı!
-NikosKazancakis/Zorba