Takıntılı olanlar, sakın bu yazımı okumasın! Takıntı veya saplantı, “Obsesif- Kompulsif Bozukluk” diye adlandırılan bir hastalık belirtisidir bu. Uzmanlar, buna “kişinin elinde olmadan, istenmeden akla gelen ve kişiye aşırı rahatsızlık veren düşüncelerdir” diyor. Kısacası psikiyatrik rahatsızlığın adıdır. Bildiğiniz gibi, Erciyes Üniversitesi’nde 100 bine yakın gencin hep bir ağızdan “İzmir Marşı” söylediği görüntülerin ardından İzmir Marşı’nı söyleyen DJ Ersin Show’u sahneye çıkarmadılar! “Çelebi böyle olur bizde de konser dediğin” cinsinden bir vaka!
Vaka (!) diyorum; çünkü, İzmir’in dağlarında bir gün değil, 365 gün çiçekler açar. Dolayısı ile “Yaşa Mustafa Kemal Paşa/ Adın yazılacak mücevher taşa” diye inler dağ, taş… Demek oluyor ki, yukarıda dediğim gibi, buna karşı ancak “takıntısı ve saplantısı” olanlar tepki gösterir! Allah şifalarını versin!
* * *
Takıntı veya dert bir değil, birçok… Sözlü, yazılı ve görüntülü medyada bu konuda şöyle manşet atılmıştı: “İktidar kendisi gibi olmayan konserlere izin vermiyor!”
Nitekim 4 TV: kanalına “Kılıçdaroğlu cezası” verilmesi de nasıl adlandırılır?
Ardından şu diyalog başladı:
-Bay Recep!
-Söyle Erdoğan!
Oysaki, vatandaş aylardır ekonomik kriz altında eziliyor, karikatürlerde “Varsa izahı, işte mizahı” diye yayınlanıyor. Muhalefette 6’lı Masadan 10 maddelik bildirge ile iktidarı uyarıyordu. Bakan, nasıl baktı veya gözlerinin ışıltısı ne anlatıyor? Bilinmez ama, Nurettin Nebati’ ye göre, “İşler tıkırında” idi!
Nebati’nin gözleri önemli (!) idi. Meşhur söz ve de şarkıdır: “Gözler kalbin aynasıdır”
Nebati’nin gözleri pek kalbini yansıtmadığından (!) olacak, ekmekten sonra şeker kuyrukları da uzayınca, vatandaş kısa yoldan “Şekerli misin? Vay vay” diye sokaklarda homurdanmaya başladı.
Tıpkı bir zamanlar söylenen “Bu fasulye yedi buçuk lira”ya benzemiyor mu?
* * *
Zam… Zam… Zam… Zama da zam! Yüksek Hızlı Tren bilet fiyatına 6 ayda yüzde 75 zam…
Süte yüzde 32 zam… Mazota 5.5 ay içinde yüzde 119 zam… Sayın Erdoğan, vatandaşın bu sitemini seslendiren muhalefete “Bardağın boş tarafını değil, dolu tarafına bakın!” diyor! Ah! Keşke öyle olsa! Ah! Keşke sayın Erdoğan’ın bardağın dolu tarafına bakarken, gece yarısı akaryakıta zam gelmese! Bu konu öyle hale geldi ki, vatandaş bir gün bile sektirmeyen zamlar için “Ne olur! Bir gece de boş geçsin!” demeye başladı. 'Nakliye maliyetleri yüzünden sebze-meyve fiyatı da yükselmese' deniliyor.
Bu hengamede işçinin sesi de yükseldi: “Ne olur, zamları durdurun, ücretleri artırın!”
İktidar kanadı bardağın dolu tarafı diye “Gemiler yolda!” yani beklemeyi tavsiye ediyor! TÜİK’in enflasyon rakamları, tüketici enflasyonu rakamları ile aynı çizgiye gelmedikçe “acı reçeteye” devam edilecek gibi geliyor!
Kısacası; yazımın başlığına bakıp inşallah takıntılılar bu yazımı okumamışlardır! Bu yüzden de elimdeki son 20 yılın enflasyon rakamlarını tek tek yazmadım! İnşallah zamsız bir günümüz olursa, onu da yazarız.
Öyle ya; Kurban Bayramı yaklaştı! Acı reçete ile bayram karşılanmaz değil mi?