''Yerden göğe küp dizseler
Birbirine bend etseler
Aradan birin çekseler
Seyreyle sen gümbürtüyü''
Sekizyüz yıl evvel söylemiş Yunus Emre tek bir küpün çekilmesiyle nasıl bir gümbürtü kopacağını.
İşte Pazar günü duyduğumuz gümbürtü, devrilen küplerin bütün yurda yaydığı umut dolu seslerdi...
Neler vardı son yirmi yılda doldurulan bu küplerde? Yoksulluk, yokluk vardı, hayat pahalılığı vardı, gelir adaletsizliği, yolsuzluk, kayırmacılık, tarikat ve cemaatlara akıtılan oluk dolusu para vardı. Tek adam rejimi, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı, israf, rant, betonlaşma, yargı bağımlılığı, kısıtlanan özgürlükler vardı.
***
Peki, kim çekti aradan bir küpü? Açlık sınırındaki, ucuz et-ekmek kuyruğundaki emekliler, hayalleri, çalınmış, gelecekten umudunu yitirmiş gençler, mutfaktaki yangını söndürmeye çalışan kadınlar, siftah yapmadan kepenk indiren esnaf, mazot, ilaç, gübre zamları karşısında ezilen üretici, ay sonunu getiremeyen memur ve işçiler...
Küpler kırıldı mı? Hayır. Yalnızca büyük bir gümbürtüyle yerlere serildi küpler. Gelen sesler, devrilen küplerin artık kırılabileceğinin habercisi, özgürlük ve demokrasi umudunun yitirilmediğinin bütün dünyaya duyurulmasının bir göstergesi. Taşlar artık yerinden oynadı. Uzaklaşan hayallerin, yitirilen umutların geri dönebileceği gerçeği ortaya çıktı.
***
Bu seçim yerel seçimin ötesinde bir seçim. Şimdi bir bacağı kısa 'Topal Ördek' bir iktidar var ülkede. Bir gelincik tarlasına dönen haritamız baharla birlikte masmavi, ışıklı bir deniz, pırıl pırıl bir gökyüzü vaat etmekte yurdum insanına.
Yunus'la başladık, Nazım'la bitirelim;
''Güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz...''