Son dakika golü ile katılmaya hak kazandığımız 2016 yılındaki Avrupa Şampiyonasından sonra, Euro2020’de de Türkiye A Milli Futbol Takımı olarak bulunabilmemiz ya da finallerde oynamaya hak kazanmış olmamız büyük hadise…
Haklısınız, büyük ihtimalle ki, final grubumuzdaki son karşılaşmamız İsviçre maçını kazansak dahi, grubumuzdan çıkamayacak ve tur
maçı oynayamadan, finallere veda edeceğiz; aynı Euro2016’da olduğu gibi…
Biliyorum, A Millilerimizin ve yönetim anlayışının eleştirilecek çok yönü var! Ancak, her ne olursa olsun; aklımızdan çıkarmamamız gerekenleri yazıp, bu yazımda anlatmak istediğim yöne doğru götüreceğim sizleri…
Öncelikle, hatırlamakta fayda var; bu çocuklar değil miydi ki, bu turnuvaya katılım sağlayabilmek adına Fransa’yı içeride yenen, dışarıda da sallayan ve beraberlikle yurda dönen? Eleme grubunu da Fransa’nın sadece iki puan ardında ikincilikle noktalayan? 2022 Dünya Kupası eleme grubunda oynadığı ilk maçlarından harika sonuçlar alan? Ki bunlar; dört gollü Hollanda ve üç gollü Norveç galibiyetleri…
Hazırlık müsabakalarında Almanya filelerine yine üç gol gönderen? Aynı A Milli oyuncularımız… Formaları da, formalarına olan tutkuları da, milli duyguları da aynı olan çocuklarımız…
Buradaki futbol şöleni, Milli Takımımız için son bulabilir, ancak devam eden bir 2022 Dünya Şampiyonası grup eleme döneminin olduğunu ve Milli Takımımızın, oyuncu kadrosu olarak çok da değişmeden orada da devam edeceğini önemle hatırlatmalıyım.
Zaten, şu anda oynanan Euro2020’deki takımların yaş ortalamaları baz alındığında, turnuvanın en genç takımıyız. Yani bu çocuklar ile geleceğe yelken açacağız, bu çocuklar ile bir sonraki dev turnuvanın kapılarını zorlayacağız. Bir sonraki turnuva olan 2022 Dünya Şampiyonası grubunda Hollanda’nın bir puan önünde lider olduğumuzu ve aynı oyuncu kadrosuyla grup maçlarının, bu yılın Eylül ayıyla beraber devam edeceğini bilerek eleştirelim ve takımımızı küstürmeyelim. Milli Takımımızın ardından, ancak Euro2020’den ayrılmadan devam ediyorum;
Bu ve benzer turnuvalarda sabitlenmiş bazı durumlar vardır; sponsorluk yani destekçi firmaların varlığı bunlardan biridir. Endüstriyel futbol olgusunun, endüstriyel kısmına gereken maddi olanakları sağlar bu destekçiler. Elbet ki, bunun karşılığında da, kendilerinin ya da ürün/hizmetlerinin reklamlarını yaparlar. Bahsini ettiğim reklam konusu da ayrıca bir endüstri haline gelmiş ve kendini aşmıştır. Ancak bazı durumlarda, bekledikleri karlılığın aksine, zarar da edebiliyorlar.
İşte size bunun en bariz örneği;
Euro 2020’nin içecek sponsorlarından olan markalara ve/veya ürün gruplarına karşı olarak, üç milli futbol takımının, üç ünlü futbolcusunun ayrı ayrı basın toplantılarında yaptıklarıyla, vermek istedikleri mesajlar, sponsor firmalara korku ve kayıp dolu saatler yaşattı.
Macaristan – Portekiz maçı öncesi, kameraların karşısına geçen Portekizli oyuncu C.Ronaldo’nun, önündeki alkolsüz asitli içecekleri bir kenara alması ve hatta kameraların kadrajından da çıkarması, elinde markası olmayan bir su şişesini göstererek “su için” demesi, sponsor markanın bir anda marka değerinde, milyar dolar ile ölçülen ciddi kayıplara yol açmış. Ancak, Ronaldo’nun, geçmiş yıllarda, aynı firma için reklam filmlerinde rol almış olması, Ronaldo’nun bu hareketinin, gerçekten insan sağlığı için mi, yoksa markaya karşı itilafından dolayı mı olduğu sorusunu akıllara getirmiyor mu? Benzer bir diğeri de, Fransa’nın Almanya’yı 1–0 yendiği maçın ardından, Fransız futbolcu Paul Pogba ile yapılan basın toplantısında yaşandı. O da Ronaldo gibi ama bu defa alkollü bir içeceği, bir bira şişesini masanın üzerinden alıp, yere indirmesiyle gündeme geldi. Pogba bu hareketi yaparken herhangi bir sözlü ifade kullanmadı. Paul Pogba’nın, genç yaşlarında Müslümanlığı kabul etmiş olması ile ve alkol kullanımına karşı bir tutum sergilemiş olması olası… Ancak alkol zararlıysa, asit ve şeker de zararlı değil mi inan sağlığına! Bira gibi, kola şişelerini de alaşağı etmeliydi Pogba!
Bana göre turnuvanın en mükemmel futbolunu oynayan ve final maçının olası taraflarından biri olarak gördüğüm İtalya’nın, İsviçre maçındaki iki golünün sahibi Locatelli de, deskin üzerinde yer alan asitli içeceklere aynı muameleyi gösterip yerlerine su şişesi koyarak, Ronaldo ile başlayan, zararlı içecek protestosuna katkı koymuş oldu.
Bu hareketlerden sonra, Uefa ise, bu konuda takımlar ile iletişime geçildiğini ve benzer hadiselerin yaşanmaması hususunda destek istendiğini turnuva direktörü ağzıyla yayımladı. Gerekçe olarak da, sponsorların maddi desteklerinin kendileri için ve Avrupa futbolu için çok büyük gereksinim olduğunu da eklemeyi ihmal etmedi.
Açık açık ve çok net bir itiraf değil midir; alkollü, şekerli ve gazlı içeceklerin, insan hayatına vermiş olduğu zarar Uefa’nın ve ilgililerinin umurunda değil! Onlar için ve endüstriyel futbol çığırtkanları için gereken ve olmalı tek değer, para!
Dipnot; “Para hırsı, atom bombasından çok daha fazla insanı öldürmüştür.” Gregory Palast.