Tesla’nın İzmir’e hızlı şarj istasyonu kuracağı haberi ile elektrikli otomobilleri bu hafta da coşkulu coşkulu andık. Birçok kişi elektrikli otomobiller hakkında harika, muhteşem işte tam aradığımız bu bağlamında görüşlerini söyledi. Elektrikli otomobillerin yararları hakkında hepimiz neredeyse hemfikiriz. Peki gerçekten elektrikli otomobillerin Türkiye’deki geleceği ne kadar parlak? Biraz beyin fırtınası yapalım.

Teknoloji güzeldir. Ve mutlaka beraberinde iki şey getirir. Yarar ve karmaşıklık. Elektrikli otomobil yeni bir icat değil. Mazisi neredeyse 130 seneye dayanıyor. Ve bugün tekrar ortaya çıkmasının asıl nedeni o günlerde elektrikli otomobil sistemini destekleyecek pil teknolojisi ve şebeke altyapısı bu icadı takip edememesiydi. Aynı zamanlarda icat olan ve petrol endüstrisinin desteklediği teknoloji olarak çok da karmaşık olmayan içten yanmalı motorlar, elektrikli otomobillerin tüm çevre yararlarına rağmen bir kenara itilmesine neden oldu. Elektrikli otomobiller için aynı 1900’lü yıllardaki ABD’deki gibi ülkemizde de bir altyapı olmadığı çok açık. Böyle bir şarj altyapısının planlanması ve Tesla’nın da dahil olduğu çabaların olması hoş.

Sonra da aklıma tüm bu hoşlukları unutturan ve alın size yeni yıl der gibi tam da yeni bir yıla girdiğimiz gecenin ilk dakikasında haber sitelerine düşürülen “elektriğe en az yüzde 50 zam” haberi geliyor. Ardından doğalgaz krizi ile sanayimizin günlerce kapatılması geliyor. Kısaca dünya ve Türkiye büyük bir enerji krizinin başındayken satın aldığınız bir elektrikli otomobilin şarjının her sene katlanarak zam göreceği kesin. Bu durumda elektrikli otomobiller hakkındaki algınız, “ama çok ucuza şarj oluyor” da kaldıysa maalesef algınızı yeni bir noktaya taşımak durumundasınız. Çünkü şu an aynı mesafeyi almak en iyi pil ve şarj teknolojisine sahip bir Tesla otomobille bile en az benzinli otomobil kadar masraflı hale geldi. Üstelik bir elektrikli otomobil, dünyada dahi benzinli otomobillerden daha pahalı fiyat etiketleri ile satılıyor. Türkiye’de de satılan (akülü araçlardan bahsetmiyorum) en ucuz elektrikli otomobil, en ucuz benzinli otomobile göre neredeyse iki kat fiyat etiketine sahip. Bu fiyatların, ülkemizde, devlet destekleri ve teknolojinin yaygınlaşması ile bile benzinli otomobillerin fiyatlarına denk gelmesi mümkün olmayabilir. Çünkü elektrikli otomobil teknolojisi birçok karışık teknoloji ile beraber geliyor. Lityum pil, dört ayrı motor, fren gücünü elektriğe çevirme hatta sürücüsüz çalışma ve tüm bu teknolojileri beraber çalışmasını sağlayan bilgisayar ve güvenlik teknolojileri ile bir elektrikli otomobil çok karmaşık bir makinedir. Karmaşık her teknoloji de pahalıdır. Bununla beraber karmaşık teknoloji, tamir yapılmasını da zorlaştırır. Şu an hangi marka olursa olsun bir benzinli otomobili alternatif tamir imkanı olarak gördüğümüz “sanayi” kültürü içinde iyi veya kötü tamir ettirebilirsiniz. Ama bir elektrikli veya hibrid bir otomobili, sanayi de bir atölyenin önüne çekip “ustam bir bakıversene” derseniz o usta sadece otomobilinize bakar, kaputunu bile açamaz. Halen bu teknolojiden anlayan usta yok. Üstelik karmaşık teknolojilerin tamiri ancak o bozuk parçanın değişimi ile mümkündür.  Yani her şekilde bu araçlar sadece üreticisi tarafından tamir edilebilir. İşin ikinci el ve ekspertiz tarafını detaylandırmıyorum bile. Ekspertizlerin hepsi benzinli otomobil konusunda uzman ve kontrol ekipmanları da sadece bu tip araçlara göre yapılandırılmış durumda. Elektrikli otomobillerin ikinci el piyasası nasıl olacak? Tamamen belirsiz.

Ülkemizin markası olarak sunulan elektrikli otomobil markası Togg için umutlu ve mutluyduk. Fakat son fuarda ortaya çıkarılan sedan modeli ile beraber görüldü ki bu araçlar en üst segment için tasarlanmış. Dünya ile rekabet için belki doğru bir tercihtir. Ama araç açık ki ülkemizin dar ve orta gelirlileri için üretilmeyecek. Şu an bile en minimum satış rakamları bir milyon TL’den fazla telaffuz ediliyor.

Özetle Türkiye’de en az 15-20 sene ciddi anlamda zengin değilseniz satın alıp ucuz ucuz kullanabileceğiniz bir elektrikli otomobil seçeneğiniz yok. Biliyorum ki ülke hakkında can sıkıcı yazılar yazmak okumak ve okutmak gerçekten hoş değil. Ama ülkemizdeki yaşayan sade vatandaşların yüzde 90’nın hayatları boyunca asla sahip olamayacağı otomobillerin, teknolojilerin veya kullanmayacağı bilmem ne kadar işin, algı ile oynamak adına sürekli onlara havuç gibi uzatılması da hoş değil. Ülkede gerçek bir teknoloji gelişmişlik ve kalkınma istiyorsanız fantezi iş ve haberler ile sanki herkes o teknolojileri hemen yarın kullanacakmış gibi algı yaratmak yerine her bir ülke insanın yaşam standardını arttırmak gerekiyor. Geliri artsa, günlük ekonomisi yolunda olsa halkımız zaten teknoloji delisidir. Gerisini onlar çözerler. Sağlıklı günler dilerim.