Çok şeyimiz vardı. Fabrikalarımız, dünya çapında işletmelerimiz. Artık yoklar. Hepsi teker teker satıldı. E işin üstü bitince altına yönelindi. Mesela Bergama'da altın madeni için dağlar delindi. Büyük mücadeleler oldu. Ama çok uluslu şirketlere yenik düştük. Oradan ne kadar altın çıktı bilmiyoruz. Biz bu işten ne kadar fayda sağladık açıklamadılar. Bildiğimiz tek şey çam fıstığında dünya markası olan Kozak Yaylası'nda artık çam fıstıkları ürün vermiyor. Eskiden onsa, şimdi bir. Markete gittiğinizde gramla bile alamıyorsunuz. O derece pahalı, o derece az...
Rize yaylaları, Kazdağları delik deşik edildi. Her gün yeni bir haber alıyoruz.
İzmir'in Efemçukuru Köyü bağlarıyla, üzümüyle ünlüdür. Altın arama şirketi oraya da el attı. Karşı çıkanlar oldu ama yine sonuç alınamadı. Ben o köye gittiğimde öğrendim ki en çok direnen kişilerin çocukları, orada işe alınmış. Direnç bir şekilde içeriden kırılmış. Direnmeyi sadece köy ahalisine bırakırsanız sonuç kaçınılmaz. Adamlar işin ehli... En yumuşak yerinden vuruyor.
İş lazım eve ekmek getirmek lazım.
Koskoca Türkiye'nin devasa sorununun çözümü sadece bir köyün üzerine bırakıldığında sonuç, baştan belli oluyor haliyle...
Son gelişmeler İzmir'in Menderes ilçesinin Orhanlı Köyü'nden. Güzelim ormanlar iş makinesi taarruzunda... Köylü olayı çok sonra öğreniyor ki jeotermal kuyusu açılacak...
Direniyorlar....
Sonu başka yerler gibi olmasın istiyorlar. Ormanlar, zeytinlikler heba olmasın istiyorlar. Tek geçim kaynakları olan tarım ve hayvancılıktan mahrum kalmak istemiyorlar...
Jandarma da onlara engel olmak istiyor. Jandarma ve köylü karşı karşıya... Bu görüntülere çok sık rastlar olduk. Nereden bakarsanız bakın iyi bir durum değil.
Köylü sesini duyurmaya kararlı. Bunun için 600 imza toplanmış. 63 kişi mahkemeye başvurmuş. Hukuken ne yapılması gerekiyorsa yapıyorlar.
Bazılarının küçümsediği çalı çırpı için, bazılarının “dağ taş zeytin ağacı” diyerek umursamadığı zeytinler için...
Yasal tüm hakları kullanarak kazanmaları lazım.
Yoksa durum vahim.
Ormanlar gidiyor, doğa gidiyor...