Yıl 1950... Aynı zamanda avukat da olan yazar Necati Cumalı, Urla Adliyesi’nde duruşmasını beklemektedir...

O sırada Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki bir başka dava, yazarın ilgisini çeker...
O dava; sinemaya da tiyatroya da uyarlanacak ünlü yapıtı “Susuz Yaz’’a, filminin de 1964’te Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı Ödülü’nü kazanmasına kadar gidecek sürecin başlangıcı olacaktır.
“Susuz Yaz’’ın konusunu özetlersek; Urla’nın Bademler Köyü’nde yazlar hep kurak geçmektedir.
Köylü zor durumdadırTek su kaynağı vardır ortak yararlandıkları.
O da Osman Kocabaş’ın(sinemada Erol Taş canlandırmıştır) tarla sınırları içindedir.
Çok hırslıdır Kocabaş. Daha sonra kaynağı köyün kullanımına kapatır. Sahiplenmiştir suyu.
Tarlalar da kurumuştur, mahsul alamamaktadır köylü.
Bademler’in ileri gelenlerinin ikna çabaları boşunadır.
Su, köydeki dengeleri alt üst etmiştir.
Bademler sakinleri, çareyi dava açmakta bulurlar, ancak hakim Kocabaş’ı haklı bulur.
Büyük husumet doğmuştur artık, köyde huzur kalmamıştır.
Susuzlukta çile tavan yapmıştır.
Toplumumuzun özellikle Tevrat’taki “Habil ile Kabil” söylencesinden beri var olan şiddet yasalarının acımasız görüntüleri, mülkiyet sorunları, sanayileşmedeki toplumun çatışmaları sergilenir
“Susuz Yaz”da.
Finalde kaynağın önündeki set kapağı açılır, kardeşinin (Hasan rolünde Ulvi Doğan) öldürdüğü Osman’ın cesedinin üzerinden sular süzülür…

WhatsApp Image 2023-07-18 at 00.58.54

xxxx
Edebi alanda ilk kez suyun paylaşımının bölüşülmesinin önemine değinen romandır da “Susuz Yaz”.
Urlalı yazar Cumalı öyküsü için şunları söylemiştir; ”Kırsal kesim insanlarının toprak ve su savaşlarını, cinsel sorunlarını, yüzeysel kalan adalet ilişkileriyle yoğurup bütünleştirerek tek bir olay olarak işledim. Bu acı gözlemler eski Yunan trajedilerinin salt imgelem gücü olmadığını, temelde değiştirilmesi  güç toplumsal ilişkilere dayandığını öğretti bana.”
“Susuz Yaz’’ın ödül alması yönetmeni Metin Erksan’a, oyuncuları Erol Taş, Hülya Koçyiğit(Bahar karakteridir, ilk filmidir) , Ulvi Doğan’a(Hasan rolündedir) ün getirmiştir.
Türk Sineması da diye bir sinemanın olduğunu anımsatmış bir başarıdır.
Bugün bir sinema klasiğidir “Susuz Yaz”, tarihteki yerini almıştır.
İki not; Necati Cumalı, Metin Erksan’ın metne sadık kalmadığını, deforme ettiğini belirtmiş ve filmi hiçbir zaman seyretmemiştir.
İkinci olarak da 1963’te film bakanlık sansür edilmişti… 

xxxx
60’lı yılların “Susuz Yaz’’ından geliyoruz 2000’li yılların Yenifoçası’ndaki “Susuz Yaz’’a…
40 dereceyi aşan kavurucu sıcaklığı yaşadığımız şu günlerde Ege’nin Bademler gibi şirin beldesi Yenifoça da müthiş bir su sıkıntısı yaşıyor.
Her gün sular kesik neredeyse…
9 günlük bayramda gram su akmıyordu çeşmelerden. 
17 yıldır Yenifoça’dayım, ikametim de burası.
Bildim bileli sular kesilir, elektrikler gider.
Oysa kente su temin eden yeraltı kaynakları içme suyu kuyuları(30 adet) beldenin dibinde(Menemen ve Çavuşköy’de)
Ama doğa harikası beldede su çilesi bir türlü bitmiyor.
Neredeyse her sokakta su patlakları, Büyükşehir’in İZSU ekipleri iyi niyetiyle o arızaları gidermeye çalışmakta.
Son tahlilde; İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden suya zam; Yüzde 43.47!..

WhatsApp Image 2023-07-18 at 00.58.55xxxx

Yenifoçalı isyanda. Haklı olarak isyanda! Bir damla suya hasret!
2023 Türkiyesi’nde, İzmir’de, su kaynaklarının dibindeki bir beldede su yok! Olacak şey değil!
Yılların kanayan yarasını iyileştirmek şart.
Bizler vatandaşla içiçeyiz, gırtlağa kadar dolmuş durumda.
Fazla söze de gerek yok! 
Necati Cumalı’nın “Susuz Yaz’’ında ahali ayaklanmıştı.
Çatışmalar vardı, kan dökülmüştü.
Bunlar -elbette- olmaz Yenifoça’da ama bu işin siyasi faturası çıkabilir, eğer acil çözüm getirilmezse.
Şair yazmış ya;
“Sudan bahane diye,
suyu küçümsemeyin,
Kim susuz yaşayacak, yaşasın da göreyim,
En az varlığı kadar
suya muhtaçtır canlı,
Suyu küçümseyene,
gelin deli demeyin,
Sudur hayatımızın idamesini sunan,