Hepimiz hayatın iniş çıkışlarıyla mücadele ederiz. Bazen sevinçten havalara uçar, bazen de üzüntünün dibine çökeriz. Bu duygusal iniş çıkışlar hayatın doğal bir parçası olsa da, bazen bu duygular o kadar yoğunlaşır ki günlük hayatımızı olumsuz etkilemeye başlar.

Mental sağlık, sadece mutlu olmak demek değil. Aslında daha çok duygularımızı yönetme, zorluklarla başa çıkma ve hayatın anlamını bulma becerimizdir. Depresyon, anksiyete, bipolar bozukluk gibi birçok farklı mental sağlık rahatsızlığı var ve bu rahatsızlıklar fiziksel bir hastalık kadar gerçek ve tedavi edilebilir.

Zihinsel sağlığın beden sağlığı kadar önemsenmediği bir dünyada yaşıyoruz. Başımız ağrırsa doktora gideriz, ama ruhumuz sıkıştığında genelde sessizce oturmayı tercih ederiz. "Biraz hava alırım geçer," deriz, ama geçmediğinde, bunun etkilerini uzun vadede hayatımızın her alanında hissederiz.

Modern hayat, bir koşu bandında ilerlemek gibi. Sürekli daha fazlasını başarmak, daha iyi olmak ve her şeyi mükemmel yapmak için çabalıyoruz. Bu çaba sırasında ruhumuzu dinlemeyi unutuyoruz. Kaygı, stres ve tükenmişlik modern çağın en yaygın dertleri arasında. Ancak bu durumları olağan kabul etmek büyük bir hata.

Kendi hikayemizi yazarken, bazen kendi kahramanımızı gözden kaçırıyoruz. Kendimizi bir adım geri çekip dinlememiz, "Ben ne istiyorum?" sorusunu sormamız gerekiyor. Çünkü bu soru, zihinsel sağlığımızın en temel taşını oluşturuyor. Zihinsel sağlık, büyük değişimlerle değil, küçük adımlarla inşa edilir. Gün içinde kendinize ayıracağınız 10 dakika, derin bir nefes ya da bir kısa yürüyüş bile ruh halinizi değiştirebilir. Kendinize şefkat göstermek, özsaygınızı beslemek ve başarısızlıklarınızda bile kendinizi kucaklamak zihinsel sağlığınıza yapabileceğiniz en büyük iyiliktir.