Bugün tam 20 gün oldu. Sözcü Gazetesi’nin internet sitesi sorumlusu Mediha Olgun ile muhabiri Gökmen Ulu'nun tutukluluğu devam ediyor.
Bıkmadan, usanmadan yazmakta yarar var.
Gökmen Ulu, “Örgüt içerisinde hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan tutuklandı.
Gökmen'in örgüte “bilerek ve isteyerek” yardım ettiğini iddia eden savcılar, Gökmen'in İzmir'in “rant dünyasına” ait haberlerini belli ki okumamışlar. Eğer okumuş olsalar idi, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan 2017/9913 soruşturma, 2017/3060 esas, 2017/249 numaralı iddianamede kimlerin “örgüte bilerek ve isteyerek” yardım ettiklerini göreceklerdi.

***

CHP Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Salı günü yaptığı grup konuşmasında, “Meslek hayatı boyunca FETÖ ile mücadele etmiş gazeteciler içerideyken, parası ve kayınpederi olanlar serbest. AKP adaleti parayla satıyor” dedi.
Yerinde bir tespit...
“Adalet” diye başlık atıp yazmaya başlayınca etraftan, “Abi bu adalet yazın 15-20'yi bulacak herhalde” diye şaka yollu takılanlar oldu.
Öyle görünüyor...
Neden mi?
CHP Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Kemal Kılaçdaroğlu'nun da “haberinin olmadığına emin olduğum” bir rastlantıdan bahsedeceğim.

***

İzmir'de sporla ilgilenen çok kişi “Tatlı Mustafa” adını iyi bilir.
Asıl adı Mustafa Küçükoğullarından olan Tatlı Mustafa efsanedir. Yeşilova denince akla o gelir. Uzun yıllar sahibi bulunduğu kahvehaneden yönettiği Yeşilova, hem İzmir futboluna hem de Türk futboluna önemli isimler kazandırmıştır.
Bu efsane ismin yaşamını yitirmesinden sonra Yeşilova bir türlü kendini toplayamamış, futbolda istenilen başarıyı yakalayamamıştı. Bölgesel Amatör Lig'de orta sıralarda mücadele ediyordu. Futbolun iyice endüstriyel hale geldiği son yıllarda Yeşilova'yı içine düştüğü bu durumdan kurtarmak için adım atılması kararı alındı. Uygulamaya konulan karar ile Yeşilova, Bornova Belediyesi'nin “ekonomik ve siyasi desteği” ile genel kurula gitti.
Genel kurulda, Yeşilova'nın adı Bornova Yeşilovaspor olarak değiştirildi. CHP'li Bornova Belediye Meclis Üyesi Erdoğan Çiçek'in başkanlığı'nda yeni bir yönetim oluşturuldu. Başkan da kongrede “Bornova Yeşilova olarak da hedefimizin 3. lig olacağına inanıyorum” diyerek değişimi onayladı.
Ne var bunda diyeceksiniz?
Şu var; Bornova Yeşilovaspor'un “CHP'li belediyenin desteği” ile oluşturulan yeni yönetiminde tanıdık bir isim var.
Kim mi?
Metin Sancak...
Hani şu Gökmen Ulu'nun “rant haberlerine” konu olan Folkart'ın Genel Müdürü.
Hani şu “terör örgütüne yardımdan” tutuklu İzmirli işadamı Ahmet Küçükbay'a SMS ile “polisin kendisine operasyon yapacağını bildiren” kişi...

***

Şimdi başa dönelim...
CHP Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında ne demişti?
“Meslek hayatı boyunca FETÖ ile mücadele etmiş gazeteciler içerideyken, parası ve kayınpederi olanlar serbest. AKP adaleti parayla satıyor...”
O zaman Sayın Kılıçdaroğlu'na soralım:
Adında “halk” olan siyasi partinin genel başkanı ve İzmir'in milletvekili sıfatınız ile, sizin partinizin yönetimde olduğu bir belediye, “meslek hayatı boyunca FETÖ ile mücadele etmiş gazeteciler” (Gökmen Ulu bunların başında gelir) içerideyken, neden gidip “spor kulübünün yönetimine” tam da o gazetecilerin “ısrarla takip ettiği haberlere konu olan” isimleri alır?
Hadi sizin işiniz “çok” diyelim.
Milletvekili seçildiğiniz ilin CHP'li milletvekillerine, parti meclisi üyelerine, birkaç belediye başkanına, il başkanına, ilçe başkanlarına soramadınız mı?
“Kardeşim, İzmir'de neler oluyor? Nedir bu organik bağlantı” diyemediniz mi?
Partinizin belediye meclis üyesinin başkanı olduğu spor kulübünün yönetiminde böyle bir ismin varlığından “hiç kimse” bahsetmedi mi?

***

Belli ki uyarmamışlar...
Uyarmadıkları bu kadarla kalır mı?
Bence kalmaz...
Çünkü; “Meslek hayatı boyunca FETÖ ile mücadele etmiş gazeteciler içerideyken, parası ve kayınpederi olanlar serbest. AKP adaleti parayla satıyor” diyen bir genel başkanın, Gökmen'in gözünün içine baka baka bu sözleri söylediği anı düşünemiyorum.
Düşünsem bile, aklıma Gökmen'in size söyleyeceği bir çift tümce geliyor:
“Önce kendi evinizi süpürün...”