Sezon başı heyecanı...
Umutların çoğaltılması...
Yeni transferler...
Harcanan milyonlar...
Ve o bildik sözler:
"Şampiyonluğun en büyük adayıyız... O sene bu sene olacak... Turlar atacağız sahilimizde..."
***
Bu sahneler...
Bu söylemler hiç yabancı değil!..
Yıllardır izlenen bir filmin yeniden gösterimi sanki!
Öyle değil mi?
***
Sonra...
Sezon başlar...
Hedefe uygun bir çıkış, tüneldeki ışığı yakar!..
Taraftar coşar; tribünler ayaktadır!..
Ama...
O da ne?
İnanılmaz gel-gitler yaşar bir türlü tutunamazsınız zirveye...
Takımda süreklilik yoktur; istikrarsızlık içerde dağılmayı gerektirir...
Futbolculardan başlarsınız; birileri gider, yenileri gelir!...
Baktınız olmuyor; teknik adam gönderir, heyecan için "popilist" olanı seçersiniz!..
O da yetmez...
Kızarsınız. Sıkıyönetim ilan edersiniz!..
Oysa...
İş işten geçmiştir!..
***
Göztepe Başkanı Mehmet Sepil'in son kararlarını okuyunca...
"Başkan bugüne dek nerelerdeydiniz?" sorusunu yöneltmek zorunluluk oldu...
Futbolcular, kulüp çalışanları herkesin telefon görüşmeleri, sosyal medya paylaşımları, kampa ziyaretçi girişi, her şey yasaklanınca...
Nasıl sormaz insan?
Filmin "SON" yazmasını mı beklediniz?
***
Süper Lige özlem duyan bir kentin futbol sevdalıları bu sezonun sonunu da artık küçük olasılık hesapları yaparak geçirecekler ne yazık ki!..
Göztepe'nin de, Altınordu'nun da TFF 1. Lig'de direk şampiyonluk yerine...
Bugün play-off olursa "eh işte, kötünün iyisi ne yapalım" düşünce sığlığında kalmaları...
Taraftarın başarı ve şampiyonluk heyecanına takım olarak katkı koyamadıkları içindir...
Bu düşünce sığlığı...
Bir adım daha öteye gidilmesini değil de "yerinde sayma" sonucunu yaratır...
Her ne kadar Altınordu, "ben kendi öz çocuklarımla 100. yılı hedefliyorum" dese de...
Zaman gelip geçiyor...
Gelecek ne gösterir bilinmez!..
***
Bildik bir filmin yeniden gösterimini izledik derken...
Araya futbolseverin ayakta kalmasını sağlayacak bir-iki sahnenin girmesini beklerdik...
O da olmadı!..
***
Bitime üç kala izleyelim bakalım...
Ne çıkacak?