AKP iktidarı, 2006 yılında 5553 Sayılı Kanun'la, Tohumculuk Yasası'nı çıkartmıştı.
Yasa, tek başına yerel tohumların satışını ve üretimini yasaklıyordu.
Üretici, bu yasayla kendi tohumunu koruyamıyor ve saklayamıyordu.
Her yıl giderek özel şirketlerden yeniden tohum almak zorunda kalıyordu.
Bu, üretici ve köylü için gerçekten acı bir dramdı.
Tunç Soyer, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına gelince; "Bir başka tarım mümkün" diyerek dikkatleri üzerine çekti.
Tunç Soyer, "Başkaldırıyoruz. Yerli milli üretime yeniden dönüyoruz. Sözde değil, özde milli üretim yapıyoruz" dedi.
Bu proje, İzmir için hatta Türkiye için örnek bir model teşkil ediyordu. Soyer, ata tohumu karakılçık buğday üretimini yeniden hayata geçirdi.
Tunç Soyer, kaybolmaya yüz tutmuş karakılçık buğdayı ithal tohum yerine yerel tohum üretmekle ve buğday üreticilerine hayat verecek yeni bir yol bulmuştu.
Tunç Soyer, İzmir tarımında ekonomik değeri yüksek suyu az tüketen stratejik ürünleri destekleyerek tarımsal sulamada harcanan su tüketimini yüzde 50 oranında azaltarak kuraklığa karşı önlem aldı.
Başkan, ürünlerin lojistiği, paketlenmesi, işlenmesi, satışı ve pazarlanması işlemlerini birlikte yaparak çiftçimizi, köylümüzü doğduğu yerde doyurmak, kırsaldan şehirlere göçü azaltmak için önemli bir adım attı.
Tunç Soyer, "Küçükbaş süt ve et ürünleri, zeytin ve zeytinyağı, hububat, baklagiller üretiminde üreticimizin daima yanında olacağız. Büyük fabrikalar kurarak ürünlerin işlenmesi, ürünlerin saklanması yanında istihdama da katkı sağlayacağız" dedi.
Tunç Soyer, göreve geldikten sonra üreticiden 2019 yılında 125 milyon, 2020 yılında 144 milyon liralık ürün alımı gerçekleştirdi. 2021-2022 yıllarında 338 milyon liralık mal alımı yapacağını söyledi.
Tunç soyer'in örnek olacak bu modeli, "Bir başka tarım mümkün" projesi, İzmir'de tümüyle geliştiğinde ve gerçekleştiğinde; üreticinin tarlada 2 liraya sattığı ürün filede 12 TL olmayacak. Üreticinin tarlasında yok fiyatına sattığı ürünler, marketlerde karşımıza fahiş fiyatlarla çıkmayacak. Üreticiler kazanacak, yüzleri gülecek, tüketiciler daha kaliteli malı uygun fiyatlarla filelerine koyacaktır.
Son sözüm şu: Tunç Soyer, insana odaklı sağduyulu belediyeciliğe ağırlık veriyor.
Fakir muhtaç ve yaşam mücadelesi veren tüm İzmirlerin yanında yer almaya çalışıyor.
Yoksulluğu yönetmek değil, yoksulluğu azaltmak için büyük çaba sarf ediyor. İnsan merkezli, toplum temelli bir sosyal belediyecilik politikası izliyor.
Köylünün, üreticinin, kırsal kalkınmanın ve yeniden kooperatifleşmenin cansuyu ve umudu oluyor. Umarım bu model Türkiye'ye örnek olur. Teşekkürler Tunç Soyer.