14 Mayıs’ta aziz Türk milleti genciyle, yaşlısıyla, eve kapatılan insanları ile Atatürk’ün
emaneti Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası için sandığa koşma hazırlığında.
Nedeni basit; çünkü o gün “bir seçimden daha fazlasını” bekliyoruz…
Bir fazla istemek lüks değil! Üstelik bazı şartlarda lüksün bir fazlası olmaz, olmaması gerekir değil mi?
Örneğin; 99’dan 100’e ulaşmak için istenen sadece “artı bir” lüks değil, bir idealin gerçekleşmesi için elzemdir. Tıpkı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1923’te emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını taçlandıracağımız 29 Ekim 2023’e bir yıl değil, kalan bir yıldan da az bir süreye ulaşmak için “Bir seçimden daha fazlasını” istemek lüks değil, şandır, şereftir. İşte o şerefi de kimse Türk gencine, Türk kadınına dünyada herkesten önce verilmiş bir unvan, yani Şeref Madalyasıdır…
* * *
Evet, bir 100 yılı taçlandırmak için, İstiklal Savaşımızdaki gibi milletçe bir de yüzyılın en korkunç deprem felaketini yaşadık. İktidarın hesapsız, plansız siyaseti sebebiyle enkaz altında
çırpındığı şu günlerde bir de erken seçim paniğine kapılması da bir başka konu!
Neyse ki, böyle dönemlerde ortaya çıkan fırsatlar gibi “Millet İttifakı” nın 6’lı Masa etrafında
toplanıp Kemal Kılıçdaroğlu’nu 23. Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan etmesi tek kelimeyle yüreklerimize su serpti. 20 yıldır bir ekonomik istikrar çizgisini çizemeyen iktidar, anayasal hakkı olmamasına rağmen Recep Tayyip Erdoğan’a 3’üncü kez ayağı kırık koltukta “tek adamlı” bir yanlışı empoze ediyor! Hatta karşımıza Atatürk’ün emanet ettiği layık, demokratik parlamenter yönetim şeklini taca atmak için Bahçeli ile kol kola girdiği Cumhur İttifakı’na bir de “şıracının şahidi” misali bir “bozacı”yı, yani Hüda Par’ı ekleme gayreti içinde olması biraz akılları karıştırıp bir şer tuzağı ihtimalini akıllara getiriyor!
* * *
Gazi Mustafa Kemal Atatürk onuncu yıl söylevinde (nutku) ne demişti?
“Türk Milleti çalışkandır, zekidir. Çünkü Türk Milletinin karakteri yüksektir.”
Açıkçası yüzüncü yılımızda Atatürk’ün adını birçok kurum, kuruluş ve de spor alanlarının üzerinden silip bu ihaneti sergilemeye çalışanlarla ortak olmak bir intihar girişiminden farksızdır!
Evet, seçim tarihinin 14 Mayıs’a rastlaması Türk Milleti için bence bir dezavantaj değil, aksine bir avantajdır.
Bakınız, 1 Mayıs baharın başlangıcı, müjdecisidir. Bu bir…
Aynı ayın içinde bir de 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımızın olması siyasette ikinci baharın müjdecisi, daha doğrusu kutlaması olacaktır.
Onun için Atatürk’ün, kendisi gibi “kazanmak için doğarız” diyen Türk Milletine ve Türk gençlerine olan inanç ve güvencesi tamdır. Bu gençlik ve Millet “şimdinin gücünü” kullanarak seçime gidip, oyunu kullanacak, sahtekarlara ve oy dolandırıcılarına karşı Millet İttifakı’nı iş başına getirecektir.
Sevgili okurlarım, bana gönderdiğiniz mesajlardaki “Güçlü sorularınıza” tek kelime ile sadık kalarak bu analizleri yapıyorum. Gelecek hafta bu inançla buluşmayı diliyor sevgilerimi sunuyorum.
Hoşça kalın…