“Gazeteciyim ben, duyduğumu, gördüğümü yazarım. Yediğim ekmeği, aldığım parayı çalmamış olmak için, doğruyu duymak, gerçeği görmek zorundayım. Ben sustum mu korkuyorum demektir. Çirkin olan bu. Ama bugün fıkrasını yayınladığımız adam, iki haklı çıkışması, üç yerinde tenkidi yüzünden yarın cezaevini boylayacaksa, korku düpedüz içime girmiştir... Ben işsiz kalmamalıyım. Ben işimi namusumla gördüğüm için belaya çatmamalıyım. Beni dokuz köyden kovmamalılar.”
Attila İlhan, bugün de bütün gazetecilerin katılıp onaylayacağı bu sözleri, 1963 yılında yayımlanan Kurtlar Sofrası adlı romanında, bir gazeteci kahramanı aracılığıyla dile getirir.
Türkiye'nin zorlu koşullarında var olmaya çalışan gazeteciler, geldiğimiz noktada adeta yaşam mücadelesi veriyor.
Birkaç hafta önce Cumhuriyet Gazetesi'nde sendikal mücadelesi veren basın emekçisi arkadaşlarımızın işten çıkarılması üzerine “Cumhuriyeti nasıl bilirdiniz?” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Yazıda gazetecilerin yaşadıkları zorluk ve baskılara değinerek bu çıkmazdan nasıl hep birlikte çıkarızı anlatmaya çalışmıştım.
Biz bu zorlukları nasıl aşarız, mesleğimizi nasıl ileri taşırız diye konuşurken bir “tokat” daha yedik. Habertürk Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya'nın İHA kameramanı Ahmet Demir’e tokat attığı görüntüler gündeme bomba gibi düştü.
Bir kez daha gördük ki biz gazetecilerin sıkıntısı, sigortasız, güvencesiz, açlık ücretine çalışmakla, siyasi baskılarla, tutuklamalarla bitmiyor. Üzerine bir de sırça köşklerde gazetecilik oynayan Muharrem Sarıkaya gibilerin mobingine, tacizine, şiddetine maruz kalıyoruz.
Biz hep birlikte dur demedikçe Sarıkaya gibiler çoğalıyor. Aklın yolu bir, tüm meslek örgütleri aynı şey söylüyor. İHA kameramanı Ahmet Demir’e atılan bu tokat hepimize atıldı, karşılığını hep birlikte verelim.
Fatma Şahin'i de unutmayalım.
Habertürk Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya'nın İHA kameramanı Ahmet Demir’e tokat attığı görüntüler bir şeyi daha ortaya döküyor. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin'in hiçbir şey olmamış gibi söyleşiye devam etmesi gösteriyor ki bürokratlar kendi çıkarları söz konusu olduğunda her şeyi görmezden gelebiliyor. Birlik olup, biz olmazsak zaten görünür olamayacak siyasilerin gözündeki perdeyi kaldırmak gerek.