Esenyurt Belediyesi Başkanı Ahmet Özer’in sudan gerekçelerle tutuklanması ve yerine kayyım atanması, bir dönüm noktası. Artık gündemde normalleşme, Anayasa değişikliği veya çözüm süreci değil, ekonomik çöküş ve ‘erken seçim’ var.
Cumhuriyetin 101. yılını kutladığımız, Atatürk’ün değerini daha fazla hissettiğimiz günlerde aklıma şu soru takıldı: “Akıl, bilim, hukuk, adalet, laiklik, demokrasi gibi kavramlardan uzaklaştığımız, ekonomide çöküş yaşadığımız bu günlerin bazı olumlu yanları da olabilir mi?”
Bence var, lütfen düşünün... Bu günleri yaşamasaydık, bu kavramların, Atatürk devrim ve ilkelerinin değerini bu kadar iyi anlayabilir miydik? Biz devrimlerimizi Fransa gibi kanlı olayların ardından kazanmadık; Atatürk’ün birlikte yola çıktığı en yakın arkadaşlarının birçoğunun bile, sıra devrimlere gelince onu yalnız bıraktığını, hatta karşısında yer aldığını unutmayalım.
Olumlu düşünelim ve bardağın dolu tarafını görmeye çalışalım. Belediyelerin büyük bölümü artık CHP’nin elinde… Özgür Özel çok karizmatik olmayabilir, ama onun önderliğindeki CHP, oylarını hızla arttırarak birinci parti oldu ve fabrika ayarlarına dönüş yolunda. İktidarın yaptığı bel altı vuruşlar anında sert biçimde yanıtlanıyor; meydanlarda halkla birlikte ‘Korkmuyoruz, yılmıyoruz, güçlü olan biziz’ mesajı veriliyor. Erdoğan’a veya başka bir Cumhur İttifakı adayına karşı açık arayla kazanacak iki lider, Yavaş ve İmamoğlu var. Grup Başkan Vekili Doç. Dr. Gökhan Günaydın da hukuk, tarım ve ekonomi gibi farklı alanlardaki donanımıyla partiye büyük yarar sağlıyor. Kılıçdaroğlu bu süreçte yararlı olmak istiyorsa, ‘sine-i eşine’ dönmeli ve 14 seçim kaybettirmiş seçim stratejilerini sadece eşiyle paylaşmalı! ‘CHP cumhurbaşkanı adayını şimdiden belirlesin’ görüşü, ‘Sine-i millete dönme’ düşüncesinden bile kötü ve Erdoğan’ın işine yarar.
Sinan Ateş davasını kapatmaya yanaşmamasından bu yana, Erdoğan’ın Bahçeli ile arasının iyi olmadığını düşünüyorum. Bahçeli buna ‘17/25 videosu’ ile yanıt vermiş, Erdoğan ise Bahçeli’yi Ahlat’ta “PKK terör örgütü değildir” demiş olan Hüda Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile el ele tutuşturmuştu. Bahçeli bundan sonra önce teğmenlere “Bu kılıçları kime çekiyorsunuz?” dedi, ardından “Apo gelsin, Meclis’te konuşsun” diyerek Erdoğan’a sürpriz (!) yaptı. Bahçeli’nin bu sözlerini yorumlarken, İstanbul Belediye seçimlerinin tekrarlanması kararı çıktığında ‘Mitil atacağım’ deyip, bölgeye uğramamış olduğunu anımsamak gerek. Bahçeli yakın gelecekte ‘Erken Seçim’ diyerek iktidarın sonunu başlatabilir; DSP-MHP -ANAP koalisyonunu bozup, AKP’nin kurulmasını sağladığını hatırlayalım…
Bu zor günler, muhalefet için uzlaşma ve birleşme zamanı. CHP dışındaki muhalefeti destekleyen seçmenler de partilerini CHP ile işbirliğine zorlamalı ve ilk seçimde ortak adaylarda birleşerek, ülkemizi bu hale getiren Cumhur İttifakı, ağır bir yenilgiye uğratılmalı.
Rahmetli Ferhan Şensoy’un dediği gibi:
“Çok faşist bir yağmur yağıyor, sanırım bir kocaman şemsiyenin altında toplanmanın zamanı.”
O kocaman şemsiyenin adı ‘Atatürk’ ve onun partisi ‘CHP’…