Ekonomi, hukuk, eğitim alanlarındaki yangın, ormanlarımıza da sıçradı. Yangın yerine dönen ülkemizde, hüzünle izliyoruz, olan biteni. Oysa çaresiz değiliz; çare biziz. Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın ne kadar süreceği sorusunu “Millet nereye ve ne zamana kadar devam etmesini istiyorsa” diye yanıtlamış. Madem öyle, avazımız çıktığı kadar “Yeter; artık sizleri istemiyoruz” diye haykırmamız gerekiyor!

Yangın ve cinayet bahaneleriyle yapılacak provokasyonlara dikkat; Gar Katliamını unutmayalım. Oksijenimiz tükeniyor; bir an önce dini siyasete alet edenlerin, müteahhit ve mafya bozuntularının, uyuşturucu tüccarlarının, emperyal güçlerin kuklalarının devri sona ermeli. Bunun için erken seçim ve ardından parlamenter sisteme geçmek şart. Cumhurbaşkanı seçimini şansa bırakma lüksümüz yok. İki önemli soru var: Her parti kendi adayını mı belirlesin, yoksa ‘Çatı Aday’ mı belirlensin? Aday kim olmalı? Geçmişteki başarısızlık ve başarılardan ders alarak, yanıtlayalım.

Neden ‘Çatı Aday’?

“Her parti kendi adayını belirlesin, ikinci turda tek adayda birleşsinler” diyenlerin görüşleri gerçekçi değil. Seçim öncesi, her parti kendi adayının, diğer parti adaylarından daha iyi olduğu propagandasını yaparken, sürtüşme ve bölünme kaçınılmaz olur ve bu Erdoğan’a yarar. Oysa tüm muhalefetin üzerinde uzlaşacağı bir Çatı Aday, tam tersine sinerji yaratacak ve Cumhur İttifakı seçmeninden oy çalacaktır. Seçilecek kişi 19 yılda birikmiş dağ gibi soruna hızlı ve kalıcı çözümler de üretebilecek donanıma sahip olmalı; yani adayın kim olacağı son derece önemli…

‘Çatı Aday’ kim olmalı?

Önceden Erdoğan’a karşı başarısız olmuş iki adaydan ilki Ekmeleddin İhsanoğlu’nu CHP önermişti, ama şimdi MHP milletvekili olarak Erdoğan’ı destekliyor. O dönemde bunun ‘Erdoğan’ı yukarı tekmeleme (kicking upstairs) operasyonu’ olduğunu yazmıştım, halen aynı görüşteyim. 2014’teki bu seçimde, cumhurbaşkanı adayım, aynı yıl Ankara büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinde en az yüzde 43.8 oy alan ve başkanlığı muhtemelen hile ile elinden alınmış olan Mansur Yavaş’tı. Yavaş aday olsaydı, Erdoğan ilk turda kesin, ikinci turda belki seçilmezdi ve Türkiye bugün çok farklı olurdu.

İkinci seçimde aday Muharrem İnce’nin kampanyası heyecan yarattı, ancak hüsranla sonuçlandı. Uzmanlar kampanyada önemli hatalar sonucu Erdoğan’ın oylarını konsolide ettiğini söylediler. Bu seçimde adayım Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’di. Eskişehir’e giderek, kendisini uzun uzun izleme, tanışma ve ‘Çözüm: Atatürk’ kitabımı hediye ederken, “Cumhurbaşkanı adayımız sizsiniz” deme şansı bulmuştum. Yaşıyla ters orantılı dinamizmine hayran olmuştum.

Sonuç

Son yerel seçimler doğru adaylar gösterildiğinde başarılı olacağımızı kanıtladı ve artık çok daha güçlüyüz. İlk turda en az yüzde 60 alarak seçileceğinden emin olduğum için, ilk adayım Mansur Yavaş, HDP seçmeninin yüzde 10-15’inden oy almayabilir ama kat kat fazlasını AKP ve MHP seçmeninden koparır. “Seçim öncesi Ankara’yı bırakamayız” deniyorsa, ikinci adayım Büyükerşen. Bu iki aday Türkiye’yi hızla düze çıkaracak bilgi ve birikime de sahip. “Neden İmamoğlu değil?” diye sorarsanız, “O da kesin kazanır, ama seçim öncesi İstanbul’u bırakmak mantıklı olmayabilir” derim. İmamoğlu’na, parlamenter sisteme geçildiğinde, başbakanlık daha çok yakışır.

Ve her şey çok güzel olur…