İdeali peşinde özveriyle koşturmuş 68 kuşağını, o dönemin politik atmosferini ortaya koymuş onurlu ilkeli ve cesur devrimci Deniz Gezmiş 75 yaşında…

Che Guevera’nun sadece Che olmadığı gibi, Deniz Gezmiş de sadece Deniz Gezmiş değildir. O, kendisi gibi adanmış, yiğit, iyi bir kuşağın tamamını isminde ve resminde temsil edendir!..”

O; yoldaşlarıyla beraber gittiği darağacında bile, “Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim. Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum” diye haykırandır!..

GÖKYÜZÜ GİBİ BİR DENİZ

Bağımsızlıktı, özgürlüktü direnişti o. Çelikti, ateşti o! Onurdu. Cesaretti o! Asla susmazdı, söylenemeyen ne varsa söylerdi. Antiemperyalist, antifaşist ilkelerle. sınıf bilinciyle, ulus bilinciyle ülkesine sahip çıkandı! Yusuf’u, İnan’ı ile; omuz omuza safları sıklaştıran bir önderdi Deniz Gezmiş! O, Attila İlhan’ın Mahur’undaki gibi, “Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardandı. Güneşten ışık yontar sert adamlardandı, Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı, Gitti akşam olmadan ortalık karardı…”

***

Denizlerin yaramaz çocukları martıları çok severdi!.. Ne de olsa; "Gökyüzü gibi bir Deniz’di" o!.. “Özgürlüğün bir gün ansızın gelebileceğine” inanan Deniz!.. Apaydın bir dünyada, aydınlık ve güzel Türkiye’nin… Emekçisinin, köylüsünün, yoksulunun… Kadınının, erkeğinin özgürlük kavgasına adı altın harflerle yazılan … 68’liydi Deniz Gezmiş!...

***

Mustafa Kemâl’den armağan bağımsızlığı korumak için kanını dökenlerdendi sokaklara.

Uğur Mumcu’nun ‘’Sesleniş’’indeki… “Tükürülesi suratlarına karşı, Bahar çiçekleri gibi,

Taptaze inançlarını, Boş bir eldiven gibi fırlatanların…’’ en önündeydi Deniz! Ne güzel yazmış Semih Hocam da?; “öyle bir hasret kaldık ki denize/ şu ceberrut çölde/ aradığımız sanki hep/ o giyom tell’in gölgesi/ yakamozuyla afilibir delikanlı/ yakıp söndürüyor durmadan/ zihnimizin fenerini…”

***

Sevgili Deniz! Başkaldırı simgesi fidan! 75.yaş gününü kutluyoruz. Seni özlemle anıyoruz…

6 Mayıs 1972’de… “Sanki şarkılarla ve bayraklarla… Bir bayram günü nümayişe çıktığınızı… Öyle genç ve fütursuzluğunuzu” Unutmadan!..

Deniz’i; çok sevdiği Ömer Bedrettin Uşaklı’nın “Deniz Hasreti” isimli şiirindeki son dörtlükle anıyorum: “Bir gün nehirler gibi çağlayarak dağlardan, ormanlardan sana akacak mıyım? Ey deniz, şöyle bir gün sana bakacak mıyım? Elma bahçelerinden, fındık bahçelerinden…”

Özgürlüğe adanmış, alevlenen yüreğiyle “Gökyüzü gibi bir Deniz”…