"Dik durun, adil olun, sabırlı olun, enerjinizin sirayet etmesine müsaade edin.
Daha iyi bir dünyada görüşmek ümidiyle, Atatürk'le kalın, Cumhuriyetle kalın, Hoşçakalın."
2015 yılında Bodrum Türk Filmleri Haftası'na ağır hastalığı dolayısıyla katılamamış Yaşam Boyu Onur Ödülü'nü oğlu Oğulcan Kırca alırken, babasının bu cümlelerle biten veda mektubunu okumuştu.
Bir sonbahar günü dünyaya gelmiş, yine bir sonbaharda aramızdan ayrılmıştı.
Levent Kırca...
Kısa sayılabilecek bir ömre yüzlerce oyun, dizi, film sığdırmıştı.
1974'te TRT'de 'Oyun Treni' adlı çocuk programı ile televizyona geçmiş, kendisiyle tanışmamız da o yıllara rastlamıştı.
21 yıl ekranlarda sürdürdüğü "Olacak O Kadar" programıyla rekor kırmış, bir kuşak bu programla büyümüştü.
1988 yılında verilen "Devlet Sanatçısı" unvanı 2015 yılında muhalif duruşu nedeniyle geri alınmıştı.
Ekranlarda yer bulamamış, Kadıköy'de kiraladığı salonu borç-harç tiyatro salonu haline getirip oynamaya başlamıştı.
Ta ki o amansız hastalık sonucu sahnede fenalaşana kadar...
"Ben hükümetlere kafa tutmuş adamım, ölüme eğilmem!" demişti bir röportajında...
İnsanin sonunun da bir filmin, bir müzik parçasının sonu gibi olduğunu, finali güzel yaşamak gerektigini söylüyordu...
Sen Petersburg Balmumu Müzesi'nde heykeli bulunan nadir Türk sanatçılarındandı.
En verimli çağında aramızdan ayrıldı.
Düşünebiliyor musunuz? Yaşasaydı ne skeçler yazardı.
Bugünkü malzemeyi hayal etse bulamazdı.
Örneğin birkaç deneme yapsak, büyük ustanın aziz anısına saygısızlık yapmış olur muyuz?
"-Hanım aç bakalım şu a haberi. Memlekette neler olmuş bir öğrenelim."
"-Başka kanal seyrettiğimiz mi var sanki.
"-Uzatma! Bak reis neler söylüyor (kriz falan yok, ihya dönemi yaşıyoruz) diyor. Gördün mü? Bunların hepsi mapülasyon (!) Bizi kıskanıyorlar, ben sana demedim mi dış güçler bunlar. Kriz varmış gibi gösteriyorlar."
"-Bey öyle diyorsun da bugün pazara gittim. Yarım kilo soğan, yarım kilo patates, 3 patlıcan, 5 biber, 3 tane de limon aldım. Cüzdanımda iki buçuk lira kaldı. Herşey ateş pahası."
"- Tövbe, tövbe... Sen benden habersiz Halk TV'yi seyrediyorsun galiba. Dünyayı almışsın, paran da artmış daha ne istiyorsun? Bak şimdi seçimler geliyor. Demek ki kömür, makarna da geliyor. Anlaşılan senin psikolojin bozulmuş. Adam teşhisi koymuş zaten. Koskoca Adalet Bakanı nasıl da biliyor senin psikolojinin bozulduğunu, sıkıntı falan yok, tamamen psikolojik. Hem bak Damat bakanımız ne diyor? O kadar anlattı, 40 kere (Bakın burası çok önemli) dedi. Hiç anlamamışsın."
"-Burası dediği neresi?"
"Eee şey. Orası işte... Her neyse. Damadımız kısaca (tasarruf yapın, yemeyin, içmeyin) demek istiyor. Hem kriz olsa bunları gülerek söyler mi?
"-Ya baba tasarruf diyorsun da bu sıkıntılı dönemde milyonlarca dolar verip uçak aldı reis"
"Sus münafık. Kendine mi aldı sanki. Milletin o uçak. Devletin itibari var. Kafan hiç çalışmıyor oğlum. Yarın ülke ülke gezip borç para isteyeceğiz. Reis borç para istemeye trenle mi gitsin? Tabii trilyonluk uçakla gidecek ki itibarımız olsun, istediğimiz kadar para alabilelim. Öğrenemediniz şu işleri!"...
Büyük Usta yaşasaydı kimbilir neler-neler yazar, oynardı. Ama merak etme sevgili Levent, hiç eğilmedik, dik duruyoruz...