Sakız Adası'nda, Giritli bir baba ve
İzmir-Çeşmeli bir annenin oğluydu Mikis Thedorakis..
Müzik eğitimi almadan çocuk yaşta kendi kendisine şarkı yazmıştır.
Koro kurup, Bizans dinsel müzikleriyle konserler vermiştir.
İtalya'nın Yunanistan'a savaş açmasıyla,
17 yaşında faşizm ile tanışmıştır.
Direniş hareketine katılır, yakalanır Mikis.
Serbest bırakılsa da bir süre sonra
faşizmle mücadelede kararlıdır.
Ülkesinin Nazilerce işgal edilmesiyle direnişe katılır.
İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra başlayan
Yunan İç Savaşı boyunca (1946-1952 arası) yine birçok
kez hapse girip çıkar, Paris sürgünlüğünü yaşar.
Mikis
Theodorakis!
***
1961’deYunanistan'a döner, kurduğu
"Lambrakis Gençlik Örgütü''nün başkanlığını üstlenir.
Kısa bir süre sonra da Pire'den milletvekili olur.
1967 Albaylar Cuntası Darbesi'nin "ilk hedeflerinden"
biridir Theodorakis!
Cunta, bir kararname ile bestecinin yapıtlarının
çalınmasını ve dinlenmesini yasaklar!
O da "Yurtsever Cephe'"yi kurar,
rejime karşı mücadelesini sürdürür.
Sonra tutuklanır! Oropo Toplama Kampı’na götürülür.
Dünya çapında sürdürülen bir dayanışma kampanyası
sayesinde cezası sürgüne çevrilir.
Theodorakis sürgünde de Cunta'ya karşı mücadele
eder; çıktığı turnelerde bin kadar
konser verir, muhalif bir sanatçının ülkesindeki
baskı rejimini teşhir etmesine önemli bir örnek olur!..
Albayların iktidardan düşünce 1974 'te tekrar milletvekili seçilir.
Zülfü Livaneli ve diğer dostlarıyla
Türk-Yunan Dostluk Derneği'ni kurar;
İstanbul'da, İzmir’de konserler verir.
Yine Türk Yunan dostluğu adına yapılan bir başka çalışma, "Güneş Topla Benim İçin" albümüdür.
Zülfü Livaneli - Mikis Thedorakis ortak yapımıdır. İçinde Türkçe ve Yunanca şarkılar vardır.
Mitçotakis hükümetinde iki yıl bakanlık da yapar!
Klasik müzik alanında yaptığı başarılı çalışmaların
ardından geleneksel ve ulusal çalgılara, ritmlere ve
ezgilere yönelen Theodorakis, "Epitafios" Mezartaşı
yazıtı beste dizisiyle Yunanistan'da
büyük bir kültür devrimi başlatır.
***
Theodorakis; bin dolayında şarkı yazmıştır.
Çok sayıda senfoni, bale, opera ve oratoryo da bestelemiştir.
Birçok tragedya ve modern tiyatro oyununun
müziğini yazmıştır.
12 sinema filminin müziği ona aittir.
Yazdığı film müzikleri arasında "Z"ninki
ses getirirken, Anthony Quinn'in başrolündeki "Zorba" için
bestelediği müzik de "Sirtaki"nin dünyaya yayılmasını sağlamıştır.
Sanatsal etkinliklerine hep siyasal mücadelesi eşlik etmiştir.
"Hayatımda en güçlü olduğum ve en güzel yıllarımı Yunanistan Komünist Partisi (KKE) saflarındayken yaşadım."demiştir.
Dünya çapında insan hakları savunucusudur da.
Çevresel sorunlardan tutun da evrensel bir barışa ulaşılmasına
dek pek çok alanda çalışmalar yapmıştır.
***
Çok yakın dostu Zülfü Livaneli bakın ardından duygularını nasıl paylaştı?;
"1983'te Atina'daki bir konserime gelip o iri gövdesiyle bir fırtına gibi soyunma odama dalmasından bu yana neler geçti neler.
1986'da 'Güneş Topla Benim' için albümünün Altın Plak töreni dolayısıyla ilk kez İstanbul'a gelişi,
o günün akşamı Sarıyer'de Urcan lokantasında balık yer rakı içerken Türkiye Yunanistan Dostluk Derneği'ni kurmaya karar verişimiz, yüzlerce konser, Efes'te Hacidakis, Theodorakis ve otuz bin izleyiciyle yaşadığımız unutulmaz gece, yolculuklar, tatiller, hastalıklar...
Hepsi birer birer aklımdan geçiyor.
Bunları Boğaziçi Üniversitesi'nin eski rektörü Kadri Özçaldıran'ın 2009 yılında onun için düzenlenen fahri doktora töreninde yaptığı konuşmada da söylediği gibi Daha lise ve üniversite yıllarında ülkesini işgal eden İtalyanlarla, sonra Nazilerle, daha sonra...
İngilizlerle, İç Savaş'ta kendi kardeşleriyle, daha sonra 40'lı yaşlarında Albaylar Cuntası ile savaşan, daha sonra da dünyanın neresinde bir baskı, bir insan hakları ihlali olduğunu düşünürse tavır almaktan geri durmayan, kısacası, yaşam boyu, her çeşit baskıya ve savaşın
kendisine karşı savaşan...
Tarifsiz işkencelere maruz kalan,
sürgünlere gönderilen, arkadaşlarını işkence masalarında,
idam mangalarının önünde yitiren...
Konserleriyle, demeçleriyle, duruşuyla milyonlarca insanın gözünde bir 'demokrasi ve özgürlük kahramanı' olan,
II. Dünya Savaşı, Yunan İç Savaşı ve Albaylar Cuntası sırasında şarkıları direnişin marşları haline gelen... Sürgünden kurtulması için
D.Şostakoviç,
A.Miller,
L.Bernstein gibi isimlerin uluslararası dayanışma komitesi kurduğu... Ulusunun düşman olarak algıladığını dost bilen, Türk-Yunan dostluğunun gelişmesi için 20 yıldır çaba gösteren... kısacası, insan ruhunun, acılardan, savaşlardan, sürgünlerden, aşktan ve ihanetten süzülmüş en has halini temsil eden, hayatta ve sanatta en büyük dostlarımdan birini Mikis Theodorakis'i kaybettim.
Acısı çok derin."
***
Mikis, aramızdan ayrıldı,
Dünya "Zorba"sız kaldı!
Dünya çapında bir sanatçıydı Mikis Theodorakis...
Bir barış, sevgi, kardeşlik ve müzik insanıydı...
Her anlamda hayatı sanatla ve sevgiyle güzelleştirmeye çalışan, 96 yıllık ömrünü bunlara adayan, suyun öte yanından bir dev çınardı...
Anısına, bıraktığı izlere saygıyla.
Onu,
müziğiyle sözleri Nazım Hikmet'e ait
bir veda ile selamlıyorum:
"Hoşça kalın dostlarım benim hoşça kalın!
sizi canımda canımın içinde,
kavgamı kafamda götürüyorum.
hoşça kalın dostlarım benim hoşça kalın...
resimlerdeki kuşlar gibi
dizilip üstüne kumsalın,
mendil sallamayın bana. İstemez...
ben dostların gözünde kendimi
boylu boyumca görüyorum...
a dostlar a kavga dostu iş kardeşi
a yoldaşlar a..!!.
tek hecesiz elveda..
geceler sürecek kapımın sürgüsünü,
pencerelerde yıllar örecek örgüsünü.
ve ben bir kavga şarkısı gibi haykıracağım
mapusane türküsünü.
yine görüşürüz dostlarım benim
yine görüşürüz.
beraber güneşe güler, beraber dövüşürüz.
a dostlar a kavga dostu iş kardeşi
a yoldaşlar a..! ELVEDA..!