Sevgili okurlarım,
Kaz Dağları’nı kazı yolar gibi yoldular, siyanürü suya, toprağa, havaya saldılar.
Yeryüzü cenneti Kaz Dağları’nı cehenneme çevirdiler.
Kaz Dağları’nı yolanlar…
Büyük usta Nazım’ın dizelerinde söylediği gibi:
“Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim/ akarsuyun/ meyve çağında ağacın / serpilip gelişen hayatın düşmanı…”
Peşinen söyleyeyim, Kaz Dağları’ndaki katliamı yapanları ve buna izin verenleri şiddetle kınıyorum.
Şimdi bugünkü yazımın esas konusuna geleyim.
Sevgili okurlarım,
Başımıza musallat olan ve toplumu her yönüyle sarsan töre cinayetleri, kadın cinayetleri, saldırı, vahşet, kin ve nefretin sürdürülmesi eğitimsiz toplum olmamızdan kaynaklanmaktadır.
Henüz 13-14 yaşlarında tecavüze uğramış bir genç kızı; masum değil, suçlu gören mahkeme kararı!
Üniversitede ilahiyat kürsüsünde profesör olan zatın “açık ve dekolte giyinen kadınlar tecavüze davetiye çıkarır” anlayışı…
Eğitimsiz toplum oluşumuzun sonucudur.
Öyle değil mi?
Sportif karşılaşmalarda takımı yenilince statları yakıp yıkan holiganların davranışları…
Kahvede, sokakta, toplantıda demokrat geçinen ve kadın haklarından dem vurup evinde karısını döven erkeklerin geldiği nokta…
Trafik kurallarını hiçe sayan, alkollü araç kullanarak onlarca insanın canına kıyan sürücülerin vahşilikleri…
Yolsuzluk, hortumculuk, rüşvet, çek ve senet tahsilatçılığı ve adam kayırmacılık…
Basın özgürlüğünde, kişi hak ve özgürlüklerinde dünyada gerilerde kalışımız…
Hapishane sayımızın giderek rekor düzeyde artışı ve bununla övünüşümüz…
İbadethane sayısının okul sayısından fazla olduğu bir noktaya gelişimiz…
Eğitimden nasibini almamış toplumun düşürüldüğü bir durum değil midir?
Melez demokrasiden ileri demokrasiye bir türlü geçemeyişimiz, sürekli darbelere maruz kalışımız…
Hakkını aramayan, sormayan, merak etmeyen; biat ve itaat kültürüne yatkın yurttaşlar yaratmamız…
Okuma ve yazmada dünyada alt sıralarda yer alışımız…
Baleyi belden aşağı bir uğraş sayan, heykelden, operadan hoşlanmayan, kişi başına yılda bir kitap bile okumayan, bilgisizliğe koşullandırılmış insanlarımız…
İnsanların dilinden, etnik kökeninden, kültüründen dolayı aşağılanması, din ve vicdan hürriyetinin sağlanamaması…
Yurdun batısıyla doğusundaki, güneyiyle kuzeyindeki gelir adaletindeki dengesizlikler…
Tarım ve hayvancılıkta dibe vuruşumuz…
Eğitimsiz toplumların ortak kaderi değil midir?
Eğitimsiz toplumlarda demokrasi yeşermez, adaletin terazisi doğru işlemez.
Mustafa Kemal’in söylediği gibi:
“Batı’yı örnek almak yerine, bizim bir hedefimiz olmalı!
Hedefimiz Batı’yı geçmek olmalı.
Bunun için bizim kılavuzumuz ilim ve fen olmalı.”
Demokratik ve çağdaş eğitim, yeni Türkiye’nin olmazsa olmazıdır.
Olmazsa ağır bedeller ödersiniz.
Unutmayalım ki bilimsel ve çağdaş eğitim ve öğretim, değişimin ve gelişimin temel anahtarıdır.
Yazımı ünlü bilge Sokrates’in bir sözüyle bitirmek istiyorum.
Sokrates diyor ki:
“Bilge insan kötülük yapmaz, kötülük cehaletten gelir.”