Haberlerin, kurumlar tarafından gazetelere paket servis olarak gönderilmediği dönemlerin şöhretli gazetecilerindendi. Gazeteciliğin bütün evrelerinde bulunmuştu. Son yıllarda sadece köşe yazarlığı yapıyordu. Okuyucusu çoktu. Etkiliydi...
Günaydın Gazetesi'nin bir milyon traja ulaştığı muhteşem döneminde birlikte çalışma imkanı buldum. Herkes “Enişte” diye seslenirdi. Ben de o kervana katılmıştım. Hızlı ve kelimeleri yutan bir konuşma tarzı vardı. Dikkatli dinlemezseniz anlamanız zordu. Bazı arkadaşları “Erkin yaz da ver” diye takılırdı.
Hatta Anadolu Ajansı'nın Bölge Müdürüyken, yaşadığı bir olay anlatılırdı.
Bir Bakan, ajansı ziyaret etmiş. Sohbet sırasında, “Bir ihtiyacınız var mı?” diye sormuş. Erkin Usman da, “Kadro sorunumuz var efendim” diye yanıtlamış. Ama Bakan, “kablo” anlamış ve “Bu da sorun mu? Gidin herhangi bir yerden alın, faturasını gönderin” diye cevap vermiş. Ancak 5-6 tekrardan sonra kadro sorunu olduğunu anlamış, acilen işi çıkmış ve ajansı terk etmiş...
Mütevazılığı ayrı bir özelliğiydi. Kimsenin gönlünü kırmamaya özen gösterirdi. Genç muhabirlere yol gösterirdi.
Benim Balıkesir'de görev yaptığım dönemlerde köşesi için bilgi isterdi, yazıp gönderirdim. Sonra bakardım ki aynen kullanmış ve benim adımı yazmış. Niye böyle yaptığını sorduğumda, “Senin üslubun farklı. Değiştirmeye ne hakkım var” diye cevap verirdi. Küçüklerine bile böylesine saygılıydı.
Çok espriliydi. Küfrün yakıştığı ender insanlardan biriydi. Abartmasına da diyecek yoktu. Foto muhabiri Sedat Yılmaz'a çok takılırdı Sedat bunun altında kalmadı tabii. Başka gazeteye geçtikten sonra. Erkin abisini taklit ederek çay ocağını arayıp “Spor servisi ve televizyona benden 50 çay” diye talimat vermişti. Oradaki görevli de hiç şüphelenmeden tepsileri hazırlayıp servis yapmıştı. Teşekkür telefonları üzerine durumu anlayan Erkin Usman, Sedat Yılmaz'ı bir güzel kalaylamıştı.
Gazetecilikte, haberciliğin önemli olduğu dönemlerde yönetici olup böylesine sevilmek az insana nasip olur. Erkin Usman kırmadan dökmemden diyalog kurabilen bir gazeteciydi.
Çok çalışırdık, ama eğlenmesini de bilirdik. Hele ortamda Enişte varsa sohbetlere doyum olmazdı. Güle güle büyük usta... Seni çok özleyeceğiz. Çok arayacağız...