"Bizim evde yapılması şart olan üç şey vardı: Kitap okumak, tiyatroya gitmek ve müze gezmek.”
(Ahmet Ümit)
Müze, sözcük olarak "ilham perisi" demektir.
Aydınlanmanın yolu geçer müzelerden.
Tarih ile bağlantı kurmayı bize “Müze Kültürü” sağlar.
Müze, “Helenistik Çağ”ın medeniyete hediyesidir
Müzeler ziyaretçilerinin kültürünü renklendirir, geliştirir, yaşamlarını estetik ve incelik ile donatarak önemli katkı sunar.
Müze ortamı, geçmişi canlı örneklerle sunar, tarih ile günümüz dünyasının farklılıklarını, yaşanılan değişimi ve gelişmeleri görmemizi, anlamamızı, düşünmemizi sağlar.
Bir kültür, sanat ve spor adamı Yılmaz Ulusoy bir makalesinde şöyle yazmıştır;
"Müzelerin sunduğu hizmet toplama, belgeleme, arşiv oluşturma, sergileme, bakım-onarım ve eğitim olarak özetlenebilir. Batı dünyasında müzecilik anlayışı hızla değişmektedir. Ziyaretçilere sürekli ya da geçici sergiler ve sunumlar ile koleksiyonların hikayeleri anlatılmaktadır. Anlatımı kuvvetlendirmek, izleyiciyi eğitmek ve düşündürmek için dekor, kostüm, fotoğraf, maket, manken, hassas dinleti teknikleri gibi yenilikler geliştirilmekte ve uygulanmaktadır. Rehberler ya da uzmanlaşmış özel öğretmenler eşliğinde film gösterileri ve seminerler düzenlenmektedir."
Kültürel kimliği en açık olgularla ortaya çıkaran günümüzde müzelerdir.
Ülkelerin zengin bir tarihini, kültürel ve sanatsal birikiminin korunması, insanlığın bilgi ve beğenisine sunulması noktasında en önemli görevi müzeler üstlenmektedir.
Tek cümleyle, "müzeler birer kültür hazinesidir!"
***
Okan Yüksel. Gazeteci Yazar Şair Ekonomist.
Nam-ı diğer Kilisli Okan. Okan Baba.
Benim Meslek Ustam!
O bu meslekte yarım asrı güllerle geçirir gibi acılarla geçiren, yağmur gibi hüzünlerle yaşayan, yüreğini kan gülleriyle dağlayandır.
O, nefrete karşı dostluğu, yalana karşı hakikati, kine karşı iyiliği savunandır.
Bir 68'li olarak emperyalizme, faşizme, her türlü gericiliğe dik durmuş mücadele bayrağını yere düşürmemiş, bir kavga adamı, onurlu kalem ve kelâm ustasıdır.
****
Geçmişte 11 ciltlik Spor Ansiklopedisi'nin genel koordinatörlüğünü üstlenmiş, çok sayıda kitaba, araştırmalara, incelemeye imza atmış Okan Baba'nın en büyük hayâli; bu Kadim Kent'te, İzmir'de bir Futbol Müzesi kurma projesidir.
Her sohbette bunun en kısa sürede gerçekleştirilmesi gerektiğine inandığını paylaşır sevdikleriyle, sevenleriyle.
Ondaki arşiv, belge, doküman, fotoğraflar, şilt ve rozetler kimsede yoktur.
TIR'lara sığmaz o 60 yıllık birikimi.
Titizlikle korunmuş arşivinde; 56 yıl önce Türkiye'de ilk futbol oynayan J.Giraud'la yaptığı röportajın gazetesi, ülkemizde çıkan bütün spor dergilerinin ciltleri, spor ekleri, ünlü futbolcularla yapılan röportajlar, futbol ve diğer spor dalları üzerine yayınlanmış çok sayıda bilimsel kitap, Dünya ve Avrupa Kupaları istatistikleri, binlerce siyah-beyaz ve renkli fotoğraf vardır Okan Yüksel'in.
****
Deniz Sipahi meslektaşımız da yazdı. Destek verdi.
Çok sayıda meslektaşımız, spor gönüllüleri destekledi.
Ben forma koleksiyonumu vereceğim örneğin. Nevit Tokdemir, Sedat Kaya, Uğur Filiz -beni de arayarak- bunca yıllık arşivlerini müzeye bağışlayacaklarını bildirdi.
Futbolun ilk oynandığı kent İzmir'e bir Futbol Müzesi çok yakışacaktır.
Bütün mesele bir yer bulunması.
O da 8.500 yıllık İzmir'in yerel yönetimi Büyükşehir Belediyesi'ne düşer...
Okan Baba'nın sözüyle;
"Biz 60 yıllık gazete-dergi-kitap-fotoğrafları, tüm arşivimizi umarsız çıkarsız kurulacak müzeye bağışlayacağız..."
Müzeler toplumların hafızasıdır, belleğidir...
Not: İyi Bayramlar dilerim. Kalbinize değen kalpler çok olsun. Esenlikle.