Şu sıralar Dünya'daki en önemli gündem Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi. Fakat bir başka berbat durum daha var. Savaştan önce de biliyorduk ama pek önemsemiyorduk. Daha doğrusu kendi çıkarlarına geldiği için susanlar vardı... Bu savaş, bir savaş kadar önemli bir başka konuyu da gündeme getirmiş oldu....
Neyse sizi daha uğraştırmadan konuya gireyim.
Dünyaya açıklama yapan Rusya sözcüsü ülkesini savundu ve yalan yanlış haberlerin çok olmasından şikayet etti.
Ukrayna devlet adamları günlerdir; “Aktarılan haberler gerçeği yansıtmıyor. Rusya algı yönetimiyle gerçeği farklı gösteriyor” açıklaması yapıyor ve doğru bilgilerin yayılması için yalvarıyor...
Bizim yıllardır en çok yakındığımız olay da buydu zaten.
Bilgi kirliliği ve yalan haber...
Savaş sayesinde gördük ki yalnız değiliz...
İşin bir başka endişe veren yönü, bu hengamede doğru haberlerin de çöp olması... Böyle olunca, doğru haber için çırpınan gerçek gazetecilerin de hevesi kırılıyor. Haber çorbası içinde doğru haberi bulmak artık neredeyse imkansız. Görülüyor ki; doğru habere çok ama çok ihtiyaç var.
Gerçekten, haber için haber yapan ajanslara eskisinden daha fazla muhtacız.
Düşünün ortada kanlı bir savaş var ve herkes kendi tarafından tutarak, işin aslını saklayarak bir şeyler anlatıyor. Üstelik kimsenin kimseyi dinlediği de yok. Olayların aslını belki her şey durulduğu zaman öğreneceğiz. Belki iş işten geçmiş olacak.
Bu noktaya bir günde gelmedik. Her şey adım adım oldu... Önce güçlü sermaye basının etkisini fark edip kendi etkisi altına aldı. Politikacılar da onların tepesine bindi... Böylece medya, para ve siyasetin esiri haline geldi. Bir de buna denetimsiz ve şuursuz bir internet ortamını ekleyin...
Böyle keşmekeşin sürmesi imkansız.
Bu ortamdan, daha önce yararlanan siyasetçiler de, sermaye çevresi de artık rahatsız olmaya başladı.
Gerçek haber, hukuk gibidir. Bir gün herkese lazım olur.
Yalan haber hasarının fark edilmesi de önemli bir aşama... Belki de bu savaş ortamı gerçek haberciliğin yeniden yolunu açar.
Belki eğrisi doğrusuna denk gelir.
Benimki de umut işte...