Blockchain evreninin mantık sınırlarını zorlayacak gelişmeleri sıra sıra günlük hayatımıza dahil oluyor. Durumu eskilerin deyişi ile özetlersek bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete. Bu kıyamet sıradan insan için kıyamet olarak algılanmasa da hükümetlerin kripto paraları kendileri için gerçek bir kıyamet olarak görmeye başladığını söyleyebilirim. NFT’ler de bu kıyametin ateşine atılan son odunlar oldular. Aslında kripto dünyası için çok yeni olmasa da internetin bir yerinden indirebileceğiniz kötü bir animasyon gif resminin binlerce dolara satıldığı gibi haberler NFT’leri bu karışık hayat gündemimizin baş sıralarına soktu.
Nedir bu NFT’ler?
Non-Fungible Token baş harflerinden gelen NFT’ler basit olarak anlatırsak “değiştirilemez” tabiri altında blockchain zincirinde oluşturulan kripto paralardır. Herhangi bir şeyden NFT üretilebilir. Bir jpg, bir gif resim veya çok sıradan bir tweet’ten bir NFT kripto parası oluşturulabilir ve hatta bu satışa sunulabilir. O kripto paradan NFT’yi kim oluşturduysa belli sayıda üretir. Bunları satışa sunabilir. Böylece bir nevi o resim, tweet için telif hakkı oluşturmuş olur. Bu kripto paraları da NFT satılan ve alınan pazar yerleri aracılığıyla alıp satabilirsiniz. Ama bu kripto paralar bir başka kripto paraya çevrilemez. Elbette sattıktan sonra karşılığında Ethereum kripto parası aldığınız için bu söylem bence çok doğru değil. Sonuçta bir NFT yapıp satabilirseniz önce Ethereum alırsınız sonra bu Ethereum’u isterseniz bir başka kripto paraya ister dolara ya da Türk lirasına çevirebilirsiniz.
Şimdi akıl yakan asıl soruya cevap arayalım. Biri neden sizin herhangi bir dijital resimden oluşturduğunuz NFT’yi satın alır? Üstelik öyle böyle paralara da değil binlerce hatta milyonlarca dolara karşılık gelen miktarlar ile satın alır? Bu sorunun cevabını insanlar binlerce yıldır sanat eserleri satın alırken aslında veriyorlar. Koleksiyonerlik. Amaç benzersiz bir “şey”e sahip olma isteğinin dijital dünyaya yansımasının adı NFT’ler oldu. Dijital dünyada neredeyse her şey kopyalanabilir olduğu için dijital dünyada benzersiz bir şeye sahip olamazdınız. Fakat kripto paralar sayesinde bu dijital her “şey” benzersiz şifreli kodlara çevrilebildiğinde bu tanım değişti. Artık o dijital “şey”ler size özel şifrelenip saklanabilir hale gelmiş oldu. Bir dijital resmi istediğiniz gibi yine çoğaltabilirsiniz ama NFT’ler sayesinde o resmin gerçek veya ilk sahibinin biri olduğu tescillenebilir hale gelmiş oldu. Yine de bir NFT alma fikri saçma geliyorsa bu biraz sanat, antika alıcılığına uzak olan kültürümüzden kaynaklanıyor. Sonuçta bir ürüne bedeli alıcılar belirler. Eğer o ürün o kadar fiyat ise ve o fiyatın üzerinde bir fiyatı vermek isteyen bir başka alıcı varsa o ürün her zaman değerli bir üründür. Ülkemizde en okumuş bilinen, kendini entelektüelin zirvesi ilan eden birçok kişi dahi, en ünlü sanat eserleri tabloları bile halen boya masrafı ve tuvalin tahta masrafı olarak değerlendirmeye çalışırken NFT’leri ülkece anlamamız çok ama çok uzun yıllar alacaktır. Ek olarak NFT’leri değerli kılan diğer en önemli şeyin arkasında onları sonsuza kadar benzersiz olduğunun kaydını tutacak olan blockchain teknolojinin kullanılması olduğunu da söyleyebiliriz.
NFT’leri ister sadece anlayalım ister kabul edip satın alalım, hem fikir olunabilecek bir nokta; geleneksel ekonomiye bir darbe daha olduklarıdır. Kripto paraların tuhaf ekonomisi, geleneksel ekonomiyi ciddi anlamda sarmaya başladı. NFT’ler ile beraber de hani neredeyse evde para basıyoruz bu bastığımız paraları da dünyanın bir kesimi seve seve kabul ediyor diyebileceğimiz bir uçuk ekonomiye adım attık. Kripto para projeleri o kadar uçuk ve o kadar çabuk yayılan işler oluyorlar ki geleneksel ekonominin bekçileri olan hükümetler halen durumu sadece anlamaya çalışıyorlar. Muhtemel ki hükümetler halen en son noktada tüm her şeyi yasaklarız olur biter diye düşünüyorlardır. Çünkü böyle teknolojik gelişmeleri kontrol altına almak için hükümetlerin önünde iki yol var. Ya o teknolojiyi tamamen anlayıp ondan daha gelişmiş bir kontrol teknolojisi üretmek ya da mağara adamı gibi “huh” deyip o teknolojiyi kırıp dökmeye çalışmak. Birinci seçenek için hükümetlerin elinde yeterli bilgi ve insan kaynağı olmadığını görüyoruz. O zaman çok yakındır ki hükümetler kendi merkez bankalarını ve para idarelerini korumak için kripto evrenine mağaradan çıkma eylemler ile müdahale edecekler. Sorun da şu ki bu kripto evreni zaten bu merkez bankaları sahibi mağara adamları için üretilmiş bir teknolojidir. Yani her iki tarafta gelecekte büyük sarsıntılar yaşayacaklar. Ve sıradan insan bizler için zaten tuhaf olan dünya daha da tuhaflaşacak.