"Bütün AK Parti'li kardeşlerime şunu anlatmak isterim. Haram olduğunu bilip de harama destek vermek, harama ortak olmak demektir. Ödediğiniz vergiden harcadığınız her kuruşu bir yönetim size bildirmiyorsa, haram lokma yiyor demektir. Ona oy verdiğiniz zaman harama ortak olmuş olursunuz."
Böyle diyordu CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hafta içinde yaptığı açıklamada. Tam bir hafta kaldı sandık başına gitmemize. Köprüde önceki son çıkıştayız. Ülkenin istikbalini, cumhuriyetimizi, çocuklarımızın geleceğini oylayacağız. Yalnızca sandığa gidip oy vermemiz yeterli değil. Oylarımıza sahip çıkmamız, sandıkları namusumuz gibi korumamız gerekiyor. Bakın Erdoğan'ın 9 Haziran'da İstanbul Mahalle Başkanları toplantısında yaptığı konuşmada söylediklerine. 24 Haziran'da AKP'lilerin herkesten önce sandık başlarına gitmesini böylece kurullarda hakimiyet kurulmasını istiyor. Erdoğan'ın "Bunu sağlarsak İstanbul 'da başlamadan işi bitirmiş oluruz" şeklindeki sözleri de ilgi çekici. Kurul hakimiyetiyle işin başlamadan bitirilmesi yorumunu ise sizlere bırakıyorum. Erdoğan'ın HDP'yi baraj altında bırakacak farklı çalışma yapılmasını istemesi de açıklamasının dikkat çekici başlıklarından bir diğeri...
Muhalefet elbette bu konuda önlemler alacaktır. Seçim günü 06.00'da sandık başında hazır bulunmak bu önlemlerden bir tanesi. Oy zarflarının önceden mühürlenmesi, oy tutanaklarının imzalanmasında hazır bulunulması da vazgeçilmez önlemler olmalı. Yeter mi? Elbette yetmez. Bu son hafta bizim de yapacaklarımız var. Yapılan son anketlerde Muharrem İnce'nin oy oranının yüzde 30'ları geçtiği belirtiliyor. Bu CHP'ye son yıllarda oy vermemiş yüzde 5'lik bir kesimin desteğini gösteriyor. Bunların bir bölümünün önceden AKP'ye oy vermiş bir kitle olduğu biliniyor. Yine anketlerde yüzde 5'e yakın bir kararsız kitle görülüyor. Şimdi bu kararsız kitleye yapılanları ve yapılacakları anlatmanın zamanı.
Özellikle AKP'den kopmaya yakın, arayışta olan seçmenlere enflasyonu, pahalılığı, işsizliği, faizleri, fakirliği, fukaralığı, hastanelere 'müşteri ' bulan zihniyeti anlatacağız. Tek adama tanınan olağanüstü yetkileri, demokrasiyi, Cumhuriyeti anlatacağız. Mahalle bakkalına, kasaba, postacıya, kafedeki garson kıza, tüpçüye, sucuya, apartman görevlisine, taksi şoförüne, otoparkçıya, dolmuş kahyasına günlük hayatta karşılaştığımız herkese, harama ortak olup-olmamayı seçmelerini söyleyeceğiz.
Göreceksiniz bir hafta sonra sandıktan çok farklı sonuçlar çıkacak.
Bir dahaki bayramın kutuplaşmanın ortadan kaldırıldığı, barış, sevgi ve kardeşliğin yeniden kurulduğu bir ortamda kutlanması umuduyla tüm okurlarımın bayramını kutluyorum.