İran’daki ayaklanmayı izlerken, bu ülkede birkaç yıl önce geçirdiğim bir haftayı düşündüm.
Ve dedim ki:
“Türkiye’nin ve İran’ın sorunlarının çözüm yolları aynı: Atatürk”
Bilimsel bir kongre için konuşma daveti almış; Tahran, Reşt, Lengerud, Masuleh, Urmiye ve Tebriz’i görme fırsatım olmuştu.
Misafirperver İranlılar Türkleri çok seviyorlar. Nüfusun en az üçte biri kendini ‘Türk’ olarak tanımlıyor, biz onlara ‘Azeri’ desek de… Evlerde genelde Türk dizileri izleniyordu, sözde yasak, çanak antenlerle.
Orta yaştaki kadınlar eskiden çektiklerini düşünerek, genellikle hallerinden memnundu. Gençlere ise sahip oldukları özgürlük yetmiyor gibiydi. Belki de tüm yasakların acısını çıkarmak için, yüzlerine abartılı makyaj yapıyordu, kadınlar.
En çok Tebriz’i beğendim; temizlik, güzellik ve uygarlık açılarından. Herkesin Türkçe konuşması, yüzde 99’un Türk olması sürprizdi. Bu kentte açılan, İran’ın ilk modern alışveriş merkezi Laleh Park’ta Amerikan tarzı dükkanları, fast food ve eğlence mekanlarını görünce çok şaşırmış, sahibinin Rıza Sarraf’ın babası olduğunu öğrenmiştim. Sarraf’ın ABD’deki mahkemede, babasının önceden ABD ambargosunu deldiği için ABD'de yargılandığını, anlaşma ile cezanın yüzde 70 inmesini sağladığını, onu da ödemediğini söylediğini hatırlatayım.
Başlığı atmış ve bunları yazmıştım ki 123.000’i aşkın takipçisi olan ‘Tahran’ın Zengin Çocukları’ adlı Instagram hesabında “What really Iran needed Atatürk (İran’ın gerçekten gereksinim duyduğu şey Atatürk)” notunun paylaşıldığını öğrendim.
Zengin - fakir, genç – yaşlı, kadın – erkek, dindar – laik, Şii - Sünni, Fars – Türk – Kürt, tüm İran halkına seslenmek istiyorum.
Emperyal güçler sizleri daha rahat sömürmek için önünüze iki yol koyup, soruyorlar:
“Şah mı, Molla mı?”
Oysa bir yol daha var ve nedense kendileri bu yolu seçmişler:
“Modern hukuka dayalı, laik, demokratik idare”
Atatürk bunu armağan etti bize. Yakmadan, yıkmadan. Yıkmadan dedim ama saltanatı ve hilafeti yıktı. Halkın özgürleşmesi için üstlerine baskı yapan bu duvarları yıkması şarttı, çünkü.
Emperyal güçler ve dini çıkarları için kullananlar sevmez, Atatürk’ü. Onun İslam düşmanı olduğu yalanını yaydılar, yıllardır.
Oysa Atatürk Gerçek İslam’ın akılla, bilimle ve laiklikle çelişmediğini, kadını aşağılamadığını çok iyi biliyordu. Emperyalistlere karşı kazandığımız Kurtuluş Savaşı sırasında, cephede bile İslam Tarihi okuyordu. Onun nefret ettiği, dini siyasete alet ederek Allah ile aldatanlar ve saltanatlarını sürdürmek isteyen çıkarcılardı.
Atatürk halkın dinini aracı şarlatanlar olmadan öğrenebilmeleri için Kuran’ı, hatta Ezan’ı Türkçe’ye çevirtti. Laikliği, çağdaş hukuk, giyim ve eğitimi getirdi. Kadını özgürleştirip, birçok uygar ülkeden önce seçme ve seçilme hakkını verdi, onlara; ülkeyi kalkındırdı ve modernleştirdi.
Bugün Orta-doğu ve Asya’da ezan sesleri yükseliyorsa bu emperyalist güçlere “Dur” diyen Atatürk sayesindedir. İranlı kardeşlerime kitaplardan ve internetten Atatürk’ü ve yaptıklarını iyice öğrenmelerini öneririm; özellikle barışçı yönünü.
Fars – Türk – Kürt; Şii – Sünni kardeştir; sizleri ırk veya mezhebe göre bölmek isteyenlerse kalleştir.
Keşke bu yazıyı birileri Farsça’ya çevirse ve İranlı kardeşlerimizi bilgilendirse.
Gerçi o zaman soracaklar, “Peki, siz Atatürk’ün kıymetini biliyor musunuz?” diye.
Ve biz utanacağız.