Hep söylüyor ve yazıyorum, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın sorunları için ‘çözüm Atatürk’ diye. Tüm Ortadoğu’da, özellikle İsrail ve Filistin arasında yaşanan olaylar için de geçerli bu.
“Yurtta barış, dünyada barış” sözleri ile barışın önemini vurgulaması, savaşın hangi koşullarda ‘cinayet’ olduğunu harika tarif etmiş olması nedeniyle değil sadece. Hangi ırktan, hangi soydan gelirse gelsin, insanların barış içinde birlikte yaşamalarını sağlayan, kesinlikle ırkçı olmayan, vatanseverlik (patriotism) anlayışının ön planda olduğu ‘Atatürk milliyetçiliği’ de çok değerli bir örnek model. Tıpkı farklı dinlere, mezheplere ve inançlara sahip insanların bir arada uyum içinde yaşamalarını, ibadetlerini özgürce yerine getirmelerini sağlayan ‘laiklik’ anlayışı gibi. Asıl vurgulamak istediğim konu başka.
***
Atatürk’ü öne çıkaran en önemli özelliklerinden biri antiemperyalist oluşu ve bu özelliği yeterince bilinmiyor. Emperyal amaçlarla katledilen Uğur Mumcu 1987'de Dikili'deki sohbetinde şöyle diyordu: “Kendisine Atatürkçüyüm diyen insan; madde bir, emperyalizme ve kapitalizme karşı koyar...”
Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) karşısındaki en büyük engel Atatürk. 12 Eylül’ün de 28 Şubat’ın da amacı antiemperyalist Atatürkçülerin yerine işbirlikçileri getirmekti. Antiemperyalist Erbakan’ın Refah Partisi’nin yerine kurulan ve iktidara getirilen AKP’ye verilen ilk görev, yabancı askerlerinin Türkiye’de konuşlandırılmasıydı. Ancak, bu tezkere 1 Mart 2003’te Meclis tarafından onaylanmayınca, FETÖ planı devreye sokuldu. Çeşitli operasyonlarla her alanda Atatürkçüler devre dışı bırakıldı ve onların yerini FETÖ aldı. Seks kaseti gibi ayak oyunları ile muhalefet de şekillendirildi. Baykal’ın yerine Kılıçdaroğlu ve ‘Atatürksüz Yeni CHP’ anlayışı geldi; MHP’li Bölükbaşı gibi muhalifler devre dışı kaldı. Sonuçta, Erdoğan ve Bahçeli’nin önleri açıldı. 15 Temmuz’da Erdoğan bazı gerçeklerin farkına varsa da emperyal planın parçası olarak, Meclis’in yetkileri ‘Tek Adam’da toplandı.
YARSAV Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu Anayasanın başlangıç bölümündeki ‘yurtta barış, dünyada barış’ ilkesinin Anayasanın değiştirilemez hükümleri içinde olduğunu, TBMM'nin yabancı ülkelere asker gönderme yetkisinin ancak ‘barışı’ sağlamak amacıyla kullanılabileceğini savunuyor ve ‘Cihat’ amacıyla kullanılabilecek gündemdeki tezkerenin Anayasaya kesinlikle aykırı olduğunu vurguluyor; kendisine katılıyorum. Tehlike büyük; şahinler İran’ı da işin içine çekerek, Üçüncü Dünya Savaşı’nı bile çıkarabilirler.
YAPILMASI GEREKENLER
Hedefleri doğrultusunda, emperyalizmin ana silahı ‘Böl, yönet’ (Azeri Türkçesiyle ‘Ayır, buyur’) olduğuna göre, öncelikle birleşmemiz şart. Bizleri birleştirecek unsur, Atatürkçülüğün temeli ‘antiemperyalizm’ olabilir. Bu süreçte CHP’li delegelere önemli bir görev düşüyor; ‘kullanılma süreleri’ dolan Kılıçdaroğlu ve ekibi yerine, Atatürk ve antiemperyalizmde birleşmeleri gereken Özgür Özel ve Örsan Öymen ile ekiplerini desteklemek… CHP’nin fabrika ayarlarına dönmesinin ardından, İYİ Parti, Zafer Partisi ve TİP gibi partilerle antiemperyalizmde buluşma şansı artacak ve muhalefete iktidar yolu açılacaktır.
Oynanan emperyalist oyunu bozmak için Yahudi vatandaşlarımıza da önemli görevler düşüyor. Onlar Atatürk’ü tanırlar ve çok severler; cenaze töreninde düğmelerini kopartmışlardı ardından, artık bir taraflarının eksik olduğunun simgesi olarak. Laikliğin, vatanseverliğin değerini ve emperyalizmin olumsuz etkilerini anlatmalılar, din kardeşlerine…
Hamas’ın yaptığı vahşetin savunulacak yanı yok. Ancak unutulmamalı ki 80 yıl önce çok güçlü olan Nazilerin yaptıklarının utancını, bugün çocukları ve torunları yaşıyor. İsrail vatandaşları gelecek kuşaklara böyle bir miras bırakmak istemiyorlarsa, suçsuz Filistinlilere uygulanan savaş suçlarına son verilmesi için çaba sarf etmeliler.