Hafta sonu İzmir iki genel başkanı ağırladı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve Saade Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu. Genel başkanlar kendi programlarını uygularken bir kafede de sohbet ettiler.
O saatlerde İzmir'de bir başka sürpriz konuk daha vardı. Millet İttifakının adayı I.F.V.
Ankara'da Günaydın gazetesinde Parlameto istihbarat şefi olarak çalışırken daha yakından tanıdığım, halkın içinden gelen, görmüş geçirmiş biri. Bostanlı'da bir kafede buluştuk. Ülkedeki gelişmeler, mazot zamları, Ukrayna'daki savaş, ABD’nin Pasifik atılımı, petrol darlığını önlemek için İran ve Venezüela'ya uygulan ambargoların kaldırılması gibi birçok olayı içeren bir değerlendirme yaptık.
Tam söz bitti derken, “sana bir olayı hatırlatacağım. 1977 Nisan ayında Devlet Bakanı Seyfi Öztürk’ün sana yaptığı açıklamada 1'inci MC hükümetini 'BİTLİ YORGANA' benzetmiş, bu haber ülkeyi 6 Haziran erken seçimlere götürmüştü. İçinde bulunduğumuz ortam o günleri andırıyor. Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu’nun partilerinin başındayken yaptığı açıklamalar, vesayeti kaldıracağız diye başta yargı olmak üzere bürokrasiyi ve birçok etkili alanların FETÖcülere teslim edilmesi, çözüm sürecini beceriksizlik, vizyonsuzluk nedeni ile elini yüzüne bulaştırıp, şimdi bu kesime şirin gözükmek için Abdullah Öcalan'dan medet umar hale gelen yönetimin o günlerden
farkı yok. Böyle bir ortamda iç politikada en çok merak edilen konu Millet İttifakının adayının kim olduğu. Şimdi sana bir şey söyleyeceğim. Senin haber kaynağına ne kadar önem verdiğini ve saklı tuttuğunu biliyorum. Ama adımı yazma. Millet İttifakının adayı benim. 6'lı masanın dışında HDP, Erkan Baş, Doğu Perinçek de benim adayladığımı onayladılar. Kişisel olarak görüştüğüm STK'lar ve bazı sendikalardan da tam destek var.”
Ben, “Peki isminizin baş harflerini yazabilirmiyim.” diye sordum.” Olumlu yanıt verdikten sonra ilk 100 günde yapacaklarını şöyle sıraladı:
“Bugünkü sistemin yetkilerini kullanarak daha önce çıkartılan KHK'lerin iptali, yargı bağımsızlığını sağlamak için hakim ve savcı temınatının getirilmesi, DPT’nin kurulması, Merkez Bankasının bağımsızlığı, tevhidi tedrisat yasasını göz önüne alarak MEB'nın yeniden düzenlenmesi, nano teknoloji ve benzeri gelişmeleri ülkede yapılandırılması için gerekli alt yapıyı hazırlamak, yurtta barış dünyada barış ilkesi çerçevesinde iç ve dış işleri bakanlıklarını yeniden dizayn etmek, yeni bir anayasanın oluşturulması için gerekli politik zemini hazırlamak. Bunları oluşturacak, uluslararasında kendini kanıtlamış genç, liyakatlı kadrolar var. Gerisi Başbakan Akşener’e kalmış.”
Kalkarken “Son bir soru. Seçimler ne olacak.” Hem cumhurbaşkanlığını kazanacağız hem de TBMM'de çoğunluğu sağlayacağız.” dedi. “Bu gücü nereden bulacaksınız” sorusuna yanıtı ise tek kelimeydi: “NUTUKTAN.”
Bayram sonrası görüşmek üzere ayrıldık. İzmir hafta sonu çok hareketliydi.