Geçenlerde bir ortamda karşılaştığım, alkollü içki sektörü ile yakından ilgilenen bir bey ile yapmış olduğum görüşmede bu bey özellikle Şarap üreticilerinin konulan vergiler ve maliyetin yükselmesine neden olan diğer unsurlar nedeni ile mağdur olduklarını, aslında dünyanın belki de en güzel şaraplarını üretebilecek yetenekte olan bu sektörün yavaş yavaş yok olmaya yüz tuttuğunu ifade etti.
Oysa ki Türkiye’de şarapçılık neredeyse bin yıllık bir geçmişe sahiptir. Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de gelişimini sürdüren Anadolu şarapçılığı 20. yüzyılda bir rönesans yaşadı. “Türk şarap üreticileri, yerli üzüm çeşitlerinin yanı sıra uluslararası üzüm çeşitlerini de denemeye başladı ve hem yerel hem de küresel damak tadına hitap eden benzersiz karışımlar yarattı. Türk şarapları uluslararası alanda tanınmaya ve ödüller kazanmaya başladı ve ülkenin bağcılık potansiyeline dikkat çekildi. “https://www.barnes-turkey.com/tr/haberler
Yüksek vergiler ve şarapçılığa darbe vuran diğer unsurların bu denli zararlara neden olduğunu öğrenince ve kaçak içki satışıyla ilgili ölüm haberleri ardı ardına medyada yer almaya başlayınca sadece şarapçılık değil, alkollü içki sektörünün durumuna da bir göz atmak istedim.
GİSDER, Geleneksel Alkollü İçki sanayicileri derneğinin yapmış olduğu araştırma yüksek vergi ve bununla bağlantılı fiyat artışlarına rağmen Türkiye’de tüketilen toplam alkollü içecek miktarının, 2004 ve 2023 yılları arasında geçen 19 yıllık sürede %61,04 artış gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bu artış miktarı tüm alkollü içeceklerin içeriğinde farklı miktarda yer alan saf alkolün toplam tüketimi olarak ölçülmek suretiyle tespit edilmiştir.
Bana enteresan gelen istatistiklerde viski, brendi, rom, cin, votka gibi alkollü içkilerin tüketiminde müthiş artışlar görülürken, rakı tüketiminin bir miktar azalması olmuştur ki; bu veri tam da sahte rakı nedeni ile ölümlerin nedenlerini ortaya koyabilecek mahiyettedir. “ Kendi rakını kendin yap” etkisidir bu.
İstatistiklere baktığımızda 2013 yılında 148.359 Lt. olan etil alkol iç tüketimi 2023 yılında 258.800 Lt’ye ulaşmıştır. Rakı tüketimi azalırken resmi olarak saptanan etil alkol üretiminin artması insanların kendi rakılarını üretmeye başladıklarının en bariz delilidir. Zaten pek çoğumuz eşten dosttan, kendi rakılarını kendilerinin yaptığını duyuyoruz.
Duyduğumuz bir başka şey de birçok büfede veya satış yerinde veya telefonla siparişle neredeyse dörtte bir fiyatına merdivenaltı yapımı kaçak içki alınabildiğidir.
Tıpkı Amerika Birleşik Devletleri'ndeki alkol yasağı dönemi ya da "Prohibition" dönemi "Yasaklanma dönemi"gibi. Bu dönem 1920'den 1933'e ülke çapında alkolün satılması, üretilmesi ile taşınmasının yasak olduğu dönemdir.
İçki yasağı Amerikan mafyasının büyümesinde en büyük itici güç olmuştur. Yasadışı yollarla daha yüksek fiyatlara satılan alkol bu işi yapanların cebini fazlasıyla doldurmuş, derin mafyanın oluşumunda çok etkili olmuştur.
Bizde yasaklama yok. Ama alkollü içki fiyatlarının konulan ağır vergiler nedeni ile çok yükselmesinin bir taraftan bireysel üretimi ve diğer taraftan da yasadışı üretim ve satışı provoke ettiği düşüncesindeyim.
Kaçak rakı satışından çok ciddi kazançlar elde edildiği, yakalanan kaçak içki miktarının üretilen ve satılan kaçak rakı miktarının yanında devede kulak kaldığı söylenmektedir. Gerçekten hangi ürüne uygularsanız uygulayın, maliyetin çok üzerinde konulan vergiler daima kötü niyetlilerin iştahını kabartmış ve o ürünün mafyasının doğmasına yol açmıştır. Nitekim bizde de öyle olmuştur.
Hem şarapçılık sektörümüzün gelişip ülkemize daha fazla döviz girdisi sağlaması ve hem de kaçak üreticilerin elinde telef olan canlarımızın kurtarılabilmesi için alınacak tedbir ortadadır.
Alkollü içkilere konulan vergilerin biraz hafifletilebilmesi halinde kaçak içki üretim ve satışının dizginlenmesinin sağlanabileceği ve dolayısı ile kaçak içkiden ölümlerin bir nebze olsun önlenebileceği açıkça ortadadır.