Haftalarca günlerce konuşuldu buluşma. Öyle ya ilk kez iktidar ve muhalefetin adayları biraraya gelecekti. Siyasi tarihimizde önemli geceydi. Sonunda aynı ekrandaydı İmamoğlu ve Yıldırım. TV başında aldığımız notlarla aktaralım:
Derbi maçı izler gibi izlendi program.
Beklenenin aksine akıcı renkli değildi.
Gündemi değiştirmekten uzaktı.
***
Zoraki gülümsemeli, tedirgin duruşlu Binali Yıldırım, moderatörün sürekli ikazına karşın Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasını hep kesti. İmamoğlu'nun gençliği, avantajıydı. Bilginin güç olduğuna inanarak gelmişti. Soğukkanlıydı, nezaketle de formata uydu. Sık sık mizahi diliyle de bu durumdan (sözünün kesilmesinden) yararlandı.
Tiyatro Yönetmeni ve Yazarı Haluk Işık’ın tespitiyle, “Yıldırım'ın kendi kitlesine gönderme ve arkasındaki dehşetengiz gücünü anımsatma çabasına, İmamoğlu'nun genelleyici ve toparlayıcı bir söylemle direnip cümleler kurması” bu açıdan önemli ve kıymetliydi.
Sayıştay raporu bahsi açıldığında “Ekrem Bey yalan söylüyor” dedi Yıldırım. Konusuna hakim birikimli İmamoğlu, “İşte Sayıştay raporu, 753 milyon zarar var” diye elindeki metni okudu, İsmail Küçükkaya da döndü sordu; “Okudunuz mu bu raporu?”
Yanıtı -kırılma anıydı- Binali Bey’in; “Yok ben okumadım!..”
Binali Yıldırım’ın İzmir’den kalma yağmur suyu ve kanalizasyon ayrıştırma oranını içeren
bilgi kartonu da ekrana yansıdığında -ne alakaysa- gülümsetti. 31 Mart gecesi Anadolu Ajansı’nın 12 saat veri akışını neden kestiğine yanıtı da ilginçti: “Gidin AA’ya sorun Kardeşim, benim işim değil o!”
***
Binali Bey; yayında “İstanbul Belediyesi verilerini yedeklemek (kopyalamak) bir FETÖ taktiğidir” dediğinde İmamoğlu’nun “ima”ya yanıtı netti: “FETÖ yapılarıyla hiç bir ilişkim, tecrübem yok!”
CHP’li Prof. Haluk Koç’un yayın sırasındaki paylaşımı herşeyi özetliyor. Meali; FETÖ konusunda tecrübeli olan sizsiniz. Siz bu işi iyi bilirsiniz. VAR’a gitmeye gerek yok. Çok açık ve net bir gol. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Dr.Aytun Çıray da sorduydu: “Kozmik Oda'yı FETÖ'ye açanları, paylaşılması yasak olan kişisel sağlık verileri yasal olmayan şekilde elde edenleri neden verilerin yedeklenmesi korkuttu?”
Moderatörün İmamoğlu’na “FETÖ yurtlarında kaldınız mı, Pensilvanya’ya gittiniz mi” sorusunu öncelikle sorması, ardından gelen ikazla Yıldırım’a da sorması (Siz FETÖ
yurtlarında kaldınız mı, elebaşını gördünüz mü?) enteresandı.
Peki Yıldırım -FETÖ ismini ilk kez duyuyormuş gibi- soruya ne karşılık verdi; “Yok. Yok. Yok!”
Türkçe Olimpiyatları için tweet atıp, İzmir’deki organizasyonda gırtlağı patlarcasına methiyelerle Fethullah Gülen şiirini okumak, özel uçakla Gülen’in kardeşinin cenazesinde
saf tutmak, paralel ittifak dışında demek istedi (!) herhalde Cumhur İttifakı Adayı. Terör örgütü elebaşına övgüler düz, sonra da rakibine FETÖ göndermesi yap. Pes!.. Neymiş? FETO yok-muş!..
***
Bu heyecansız tartışmadan sandığa gidecek İstanbul seçmeni etkilenmez. Yerinde bir kararla moderatörlükten çekilen Uğur Dündar’ın, İmamoğlu’nun 'Neden başkan olmalıyım?' sorusuna verdiği cevapla göz doldurduğu, Yıldırım’ın “şapkadan beklenen tavşanı çıkaramadığı” görüşüne katılmak mümkün. Buluşma; bir türlü gelişimini tamamlayamamış demokrasi kültürümüze katkıydı.
***
Gecenin özeti -bence- adayların moderatöre verdiği hediyelerdi; Yıldırım’dan tespih, İmamoğlu’dan Atatürk imzalı kalem! Kalem…Dünya’nın “tek yenilmez silahı”
gerçeği/doğruluğu temsil eden kalem!..