Dilruba Kayserilioğlu isimli bir genç kız ülkemizde adeta gündemi sarstı. Sokak röportajında yaptığı eleştiriler, kimine göre suç, kimine göre özgürlükleri ifade ediyordu.
Ama Türkiye’de birçok kez yaşadığımız gibi, genç kız alel acele gözaltına alındı, tutuklandı ve cezaevine konuldu.
Bizler gazetecilerin tutuklanmasını, hakaret gündemi ile yaşamlarının kısıtlanmasını çokça gördük. Ben en yakın arkadaşım Süleyman Gençel’in tutuklanmasına tanık olurken de hukukçular, avukatlar böyle bir işlemin hukuka uygun olmayacağını söyledi. Ama yıllardan beri yaşanan bazı olaylara ve sonuçlara baktığımızda ülkedebu işlerin olağan hale dönüştüğünü söylemek çok mümkün.
Özel kazandı, Ak Gençlik kaybetti
Dilruba olayının ardından genç kız apar topar tahliye edildi. Bu tahliyeden Dilruba’nın avukatı ve ailesinin da haberi olmadığı için adeta kapıya konulduğu izlenimi oluştu bende. Allah’ın dağında bir genç kızı kapıya koymanın nasıl bir “Doğru” olduğunu da anlamadım.
Benim anladığım şu. Herkesin bu tutuklama ile ilgili itirazının ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in cezaevine ziyarete gitmesi ve hemen ardından bırakılması oldu. Anlayacağınız Dilruba üzerinden yapılan siyasette CHP Lideri Özel etkili olmuştu. Buna karşılık fuar açılışında yanına oturtması üzerine AK Parti Milletvekili ve Gençlik Kolu Başkanı Eyyüp Kadir İnan’ın açıklamaları dikkat çekti. İnan Ak Gençliğin CHP’ye karşı cevap vereceği sözleri gündem oldu.
Sonuç olarak Dilruba yargılanacak. Bu sürecin başında kızın tutuklanması ve bırakılması bana göre siyaseten AK Parti’nin rakibinden önemli bir gol yemesi olarak değerlendirilebilir. Dilruba kartı tutmadı. Şimdi sırada genç teğmenler var. Atatürk sloganı atan teğmenlere soruşturma başlatılmış. Buradan da AK Parti’nin doyurucu bir karşılık alabileceğini sanmıyorum. Birkaç gencin hayatını karartıp öfkelerini alabilirler. Onun ötesine ise geçmez bu olay.