Haluk Hepkon, Kırmızı Kedi Yayınevi’nin sahibi. Bugüne kadar güzide yazarların, şairlerin kitaplarını yayımlamış, binlerce… Ama bu sefer kendi kitabını okurlarla buluşturdu Hepkon dostumuz. Bir inceleme kitabı 232 sayfalık “Komplo Teorileri Tarihi”. Tanıtım Bülteni’nden aktaralım: “Akla ve Aydınlanma’ya karşı haçlı seferlerinin yürütüldüğü günümüzde, komplo teorileri büyük rağbet görüyor. Birçok kişi dünyayı komplo teorileriyle açıklamaya çalışıyor. Haluk Hepkon bu kitapta, komplo teorisi külliyatının önemli köşe taşlarını Ekim Devrimi ya da Dünya Savaşları gibi büyük toplumsal altüst oluşlarla ilişkilendirerek bir komplo teorisi tarihi sunuyor. Yazar, komplo teorilerinin iki yüzyıllık tarihini ana hatlarıyla aktarırken okuru gereksiz ayrıntıya boğmadan, bu iddiaların ne zaman ve kimler tarafından ortaya atıldığına ve siyasal içeriğine odaklanıyor.
İşte cevabı araştırılan bazı sorular: Komplo teorilerinin Batı ve Doğu kültürlerindeki yeri? Yeni Dünya Düzeni, İlluminati’nin projesi midir? Fransız Devrimi’ni Tapınak Şövalyelerinin yaptığını öne sürenlerin amacı neydi? Da Vinci Şifresi’nin asıl sırrı ne? İttihat Terakki’nin Mason-Yahudi örgütü olduğu iddiasının asıl mucidi kim? Atatürk hakkındaki İsrail kaynaklı iddiaların kaynağı ne? Yahudilerin dünyayı yönettiği iddiası ilk defa ne zaman ortaya atıldı? İsrail’in ortaya çıkışında komplo teorilerinin rolü var mı?”
xxxx
Yazar, söz konusu tarihi, iki yüzyıllık tarihini ana hatlarıyla ifade etmeye çalışmış. Bu iddiaların ne zaman ve kimler tarafından ortaya atıldığına ve siyasal içeriğine dikkati çekmiş.
Bu teorilerin önemli köşe taşlarını Ekim Devrimi ya da Dünya Savaşları gibi büyük toplumsal altüst oluşlarla ilişkilendirerek sunmak istemiş. Cumhuriyet’ten Gamze Akdemir’e verdiği röportajda; incelemesinin çıkış noktasının komplo teorisi dendiğinde ne anlaşılması gerektiği konusunda henüz bir uzlaşma sağlanmış olmaması olduğunu vurguluyor Haluk Hepkon ve ekliyor: “Başlangıçta kitabı yazmaya karar vermeme neden olan iki sıkıntıdan birincisi evet, komplo teorisi dendiğinde herkesin farklı bir şey anlamasıydı. Dünyayı masonlar ya da Yahudiler yönetiyor gibi akıl dışı iddialarla ‘ABD’nin Ortadoğu’da birtakım planları var’ türü analizler aynı çuvala konuyordu. Siyasetin olduğu yerde komplolar olur. Bahsettiğim karmaşıklık siyasi analizleri komplo teorisi diye yaftalıyor, sonra da bunları değersizleştiriyordu. Bu noktada beni rahatsız eden ikinci bir sıkıntı daha ortaya çıkıyordu. Komplo teorilerini eleştiri adı altında yazılanlar, en az komplo teorileri kadar ideolojik ve hatalıydı. Özetle bunlara göre dünyada komplo diye bir şey yoktu.
ABD gibi devletlerin komplolar yaptığını söyleyenler ya psikolojik sorunları olan zavallılar ya da kültürel kodları gereği ancak böyle düşünebilen Ortadoğululardı. Takdir edersiniz ki bu iddialar, tıpkı uzaylıların dünyayı ele geçirdiğini söylemek kadar komik ve akıl dışı.
Bu noktada, komplo teorilerini ısrarla siyasi analizlerle aynı kefeye koymaya çalışan zihniyet ile komplo teorisi eleştirisi adı altında Batı’nın hep iyi niyetli, böyle düşünmeyen Doğuluların ise psikopat olduklarını savunan düşünce tarzı arasında bir ilişki olduğunu fark ettim.
Kitap, birbirleriyle bağlı bu iki sıkıntıdan yola çıkarak kaleme alındı.”
xxxx
Haluk Hepkon’a göre, komplo teorilerini mason karşıtı ya da Yahudi düşmanı hurafelerden ayırmak gerekir. Özellikle Yahudi karşıtlığının Batı’da çok uzun bir geçmişi var. Bu türden hurafeler, Fransız Devrimi sonrasında farklılaşıyor. Bu dönemde ilk defa masonların, jakobenlerin, Aydınlanmacıların gizli bir plan eşliğinde hareket ederek dünyayı ele geçirmeye çalıştıkları iddia ediliyor. Yani yaklaşık 200 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Komplo teorilerinin hikaye örgüsü son derece renkli ve değişkendir. Bunlar kendilerini zamana göre çok hızlı uyarlarlar ama değişmeyen bazı motifler mutlaka vardır. Bunlardan en önemlisi baş düşman figürüdür. Hepkon, 200 yıl içinde yayılan komplo teorilerinin, kimler tarafından üretildiklerine, kimleri baş düşman seçtiklerine göre incelenirse, söz konusu tarihsel süreç hakkındaki bilgilerimizin daha da derinleşeceğini ifade ediyor ve bir örnek veriyor: “Yahudilerin baş düşman seçilmesi daha sonradır. İlk komplo teorilerinde Yahudiler kuşkusuz kötü ama ikincil roller oynamışlardır. Yahudilerin, masonların ve Jakobenlerin yerine neden ve nasıl baş düşman edildiğini incelediğimizde o dönem Avrupası’nın siyasi ve kültürel tarihine bambaşka bir gözle bakmaya başlarız. Komplo teorileri ilk olarak Fransız Devrimi’nden sonra ortaya çıktı.”
xxxx
Gerçekten çok değerli bir çalışma “Komplo Teorileri Tarihi”. Jeopolitik oyunların arkasında ne olup ne bittiğini yalın şekilde anlatıyor. Komplo teorilerinin, gerici akımlara hizmetini ve Aydınlanma’ya olan düşmanlığını da net ortaya koyuyor. İlginizi çekeceğini umuyorum.