Sille, Konya’nın Sudirhemi bölgesinde yer alan tarihi bir köydür. Bugün de bu isimle anılır.
Temelde Anadolu’da Bizans devrinden Cumhuriyet devrine kadar Hristiyan olarak kalan önemli bir köydür.
Selçukluların, Konya’yı ele geçirmesinden sonra Sille’de özellikle Mevleviler eliyle İslamlaşma süreci başlamışsa da, çekirdek nüfusu oluşturan Hristiyanlar 1924’e kadar mevcudiyetlerini korumayı başarmışlardır. Bir rivayete göre, Selçuklular Konya’yı ele geçirdikten sonra, Konya İçkale’de yaşayan Hristiyanları güvenlik nedeniyle surların dışına atmışlardır. Bunların bir kısmı, şehrin hemen kuzeybatı kısmında bir dere içinde yer alan Sille’ye gitmişlerdir. Bu rivayeti Selçuklu ve Osmanlı kaynakları desteklemez. Muhtemelen Hristiyanlık öncesinde de burada bir yerleşim yeri vardı. Kudüs ile Constantinople karayolu üzerinde yer aldığı için köy nüfusu, Bizans devrinde Hristiyanlaştırıldı. Osmanlı arşiv belgelerin köyün ismi Sille, Silya ve Silye olarak yazılmıştır. Bu sözcüğün Türkçe olmadığı açıktır ve ayrıca etimolojisi hala sorunludur.
VERGİDEN MUAF TUTULUYORDU
Sille’nin Selçuklular dönemindeki durumuna dair zamanımıza ulaşan herhangi bir kaynak yoktur. Kilise kayıtları da sanırım bu açıdan dikkatli bir şekilde incelenmemiştir. Yunan kökenli Amerikalı tarihçi Speros Viryonis, köyün Hristiyanlık dönemiyle ilgili özet bilgiler verse de bu durum köyün tarihine açık bir ışık tutmaz. Sille ile ilgili zamanımıza ulaşan en eski yazılı belgeler, 15'inci yüzyıl ortalarına ait Osmanlı arşiv belgeleridir. Osmanlılar, Konya’yı ele geçirdikten sonra (1468) Konya Alaaddin Camii'nin vakıflarını teftiş ederken, Sille Hristiyanlarının bir kısmının bu camiye hizmet etmekle (caminin karını kürümek) görevlendirilmiş olduklarını tespit etmişlerdir. Dolayısıyla Sille ile ilgili kayıtlar, Sultan Alaeddin Camii vakfıyla ilgili kayıtlar arasında zikredilir olmuştur. Osmanlı arşiv belgelerinde bu sebepler, Sille serbest olarak belirtilmiştir. Bunun anlamı Sille ile ilgili kayıtların normal kayıtlar içinde değil de, vakıf kayıtlarıyla birlikte tutulduğudur. Bununla beraber, serbestin anlamı, Alaaddin camiine hizmet ettikleri için, Sille Rumlarının örfi vergiler, avarız ve şakka vergilerinden muaf tutulmasıdır. Bu serbestiyet, Cumhuriyet devrine kadar devam etmiştir.
İKİ MAHALLEDE OTURUYORLARDI
Sille, Osmanlılar devrinde, çeşitli dönemlerde, köy, kasaba, nahiye, kaza olarak geçer. Sille, temelde bir Rum köyüdür ama Osmanlı idaresi boyunca köyde İslamlaşma tedricen artmıştır. Sille nüfusuyla ilgili düzenli rakamlar elimizde olmadığından Tanzimat dönemine kadar rakamsal bir değerlendirme yapmak yanıltıcı olabilir. 1642 yılına ait Sille cizye kaydında Sille’de 397 hane erkek Hristiyan kaydedilmişken, Konya’da çeşitli mahallelerde yaşayan Hristiyanların sayısı 474 hane olarak verilmiştir. 397 vergiye tabi Rum erkek, Sille’de, merkeze ek olarak, Kaplan Keşiş ve Satı Keşiş mahallelerinde yaşamışlardır (MAD 5511). Bu durumda, Sille’de Konya Rumları kadar bir Rum nüfusun yaşamış olduğunu ileri sürmek herhalde yanlış olmaz. 1831 tarihli bir Osmanlı nüfus sayımı (No. 3418) Sille Hristiyanlarının, Sille'nin Kuzey ve Güney isimli iki mahallesinde oturduklarını gösteriyor. Kuzey Mahallesi'nin diğer isminin Takkeci olduğu belirtiliyor ve bir Rum papazın burada ikamet ettiği ifade ediliyor. Güney Mahallesi'nin diğer ismi ise Sarıkaya Mahallesi'dir. Bu dönemde Sille’de Konya’dan daha fazla Rum barınmaktadır. Toplam 564 Rum hanenin 366’sı Sille’de toplanmıştır. Bu durum Konya’daki Mihmandar, Akıncı, Sultan-ı Ülva, İmaret, Bramani, Nerdüban, Muhtar, Kadıasker, İhtiyarüddin, Kalecik, Kadı Alemşah ve Yediler mahallelerinde bulunan Rumların bir şekilde sayısal üstünlüklerini kaybettiklerini, Sille’deki Rum nüfusun arttığını gösterir. Rumlar, en çok da Kuzey Mahallesi'nde bulunurlar. Dinsel ve ekonomik baskılardan dolayı Sille Rumları, çeşitli kentlere göç etmeye başlamışlardır. Soma, Eskişehir, Karaman, Ilgın, Uşak, İzmir, İznik, Balıkesir, Lefke (Osmaneli), Manisa, İçel, Nallıhan, Kıbrıs, Küplüce, Şarkikaraağaç Halep, Gölpazarı, Denizli, Bergama, Mihaliç, Burdur, Beyşehir, Seydişehir, Kıreli ve Akhisar, Sille Rumlarının göçtükleri yerler arasındadır. Osmanlı idaresi bu nüfus göçünü önlemeye çalışmışsa da başarılı olamayacaktır. Kuzey Mahallesi'nde oturan Rumlar genellikle tüccar, yemenici, terzi çırağı, dülger, hekim, terzi, hizmetçi, attar, kalaycı, bahçıvan, duvarcı, boyacı, rençber, duhani, değirmenci, katırcı, manastır bekçisi, madenci, yağcı, bakkal, çömlekçi, çeraği, boğasıcı (bir çeşit kumaşçı), düğüncü, berber, astarcı ve bohçacı olarak çalışmışlardır. Güney Mahallesi'ndeki Rumların çoğu ise çubukculuk yapmışlardır (No. 3418). 1839 ve 1845 yıllarında da Sille Rumlarının nüfus sayımı Osmanlı idaresince yapılmıştır (No. 10412 ve No.3424).
KÜÇÜK BAĞLARI VARDI
Güney mahallesindeki Rumlar, genellikle bir iki evleklik küçük bağlara sahip olmuşlardır. Bir kısmı da hizmetçi, çömlekçi, destici, terzi, ekmekçi, tabib, dülger ve tatar (postacı) olarak çalışmışlardır. Kuzey yakadaki Rumlar, genellikle bir eşeğe sahiptirler ve küçük bağları vardır (No. 10419). Bu tarihlerde bunların bir kısmının Eskişehir’e gittikleri belirtilmiştir. 1835 yılında Kuzey ve Sarıkaya mahallerinde beratlı birer Rum Ortodoks papazın mevcut olduğu belgelenmektedir (NFs. No. 3482). Bir araştırmaya göre, Konya’nın 12 kilometre kuzeybatısında yer alan Sille, Konya’daki Sultan Alaaddin Camii ve türbesine vakfı olup, tarım ve hayvancılıkla geçinen, 15'inci asrın ikinci yarısına kadar nüfusu tamamen gayrımüslim olan, 1510’de 77 hanelik nüfusunun sadece beş hanesi gayrımüslim olan karma bir köydü. Kendilerine Karamanlı, konuştukları dile de Karamanlıca deniliyordu (Alaaddin Aköz, Bayram Ürekli, ‘Tarihi Seyir İçerisinde Sille’de (Konya) Müslim- Gayr-ı Müslim Yerleşimi, Ata Dergisi, VII, Konya 1997, s. 193-213).
En kalabalık mahalle
Sille’nin Hristiyan mahalleleri, 19'uncu yüzyılda şunlardı: Satı Keşiş, Kaplan Keşiş, Güney, Sarıoğlu (karma), Salahor, Panaya, Pazar, Mihail Arhengelu, Kilise, Cami-i Karhane, Kervansaray, Çeşme-i Kebir, Kilise-i Kebir ve Takkeci (Kuzey). Murumi mahallesi İslamları bağ, cehri fidanı, gök boya tarlası ve koyun-keçi ile meşgul iken, Cami-i Cedid İslamları, arı kovanı, bağ ve gök boya tarlalarıyla meşgullerdi. Bu tarihlerde en kalabalık mahallenin Orta Cami-i Şerif olduğu anlaşılıyor (No. 10249, No. 10265 ve no. 10266). 1841 yılında Sille Müslümanlarının sayımı yapıldı. Buna göre, Aşağı Cami, Orta Cami, Cami-i kerhane, Cami-i Kebir, Cami-i Cedid, Karataş ve Murumi mahalleleri İslam mahallesi olup, Boynu İnceli aşiretine mensup bir kısım insanlar da burada iskân edildi (No. 3445). Bu tarihte 1.500 kişiye yakın vergi ödemekle mükellef Müslüman erkek sayılmıştı. En kalabalık mahallenin 323 erkek ile Aşağı Cami olduğu anlaşılıyor.
Hellenizm propagandası
Sille Rumları, Tanzimat'ın arifesinde kendi ruhani reislerinin vergi baskısına maruz kaldılar. Kocabaşılar, Sille Rumlarından aşırı vergi talep ettiler. Onlar da bu durumu İstanbul’a şikâyet ettiler (İ.MVL.9.141). Yazın köyde genellikle sular kesiliyor, dere kuruyordu. Su ihtiyacını karşılamak için 1845 yılında burada büyük bir havuz yapmak istediler. Bazen köyü sel basıyordu. Sel baskınlarını önlemek için derede setler yapıldı. Hellenizm propagandası Sille Rumlarına da ulaştı. Sille kökenli bazı Rumlar, Yunan ordusuna katıldılar. Bazıları Osmanlı vatandaşlığından izinsiz olarak çıktılar, Yunan vatandaşlığına girdiler. Burada Rumlara ait bir kız mektebinin de mevcut olduğunu belirtelim. Bir kısım Rum genci, Osmanlı ordusunda askerlik yapmamak için ABD’ye kaçtı. Tanzimat’ın ilanından sonra köyde Müslüman-Rum ilişkileri gerginleşti.
Tanzimat'la baskı arttı
18'inci yüzyıl başlarında vakıf idaresinin sıkı kontrolünden dolayı bazı kişiler köyü terk ettiler. Bezirgânlık ve çömlekçilik yapmaya başladılar. Rumlar, rakı ve şarap imal ediyorlar, Osmanlı idaresi zecriye vergisi adı altında alkol üretimini vergilendirmeye çalışıyordu. Sille’de dokunan halı ve müskiratın Osmanlı hükümetleri tarafından aşırı vergilendirildiğine dair şikâyetler yapıldı. Sille’deki üzüm bağları için ayrıca vergi tahsil ediliyordu. Sillelilerin Osmanlı idaresinde vergi baskısına maruz kaldıklarına dair pek çok belge vardır. 1816 tarihli bir Osmanlı arşiv belgesine göre, köyün sekenesinin çoğunluğu köylü (reaya) olduğundan, 50-60 yıl önce 15-20 hane İslam varken, vergi ödeme hususunda münakaşa çıktı. Osmanlı idaresi, Silleli gayrimüslim halı tacirlerini, zaman zaman madalyalarla ödüllendiriyordu. 19'uncu yüzyıl başlarından itibaren, vergi baskısından dolayı Silleli gayrimüslimler, köylerini terk ederek, Denizli, Söğüt, Manisa, Bergama, Kirmasti, Bilecik, İzmir, Tarhala ve Bursa’ya göç ettiler. 1890 tarihli bir belgeye göre, Seydişehir merkeze yerleşen Sille Rumları, neredeyse bir mahalle oluşturacak kadar çoğaldılar. 1900 tarihli bir belgeye göre, Sultan tarafından, Sille kasabası Rum papazı Antimos’a 5. Rütbeden Mecidi nişanı verildi. Sille tarihi üzerine bir tez yapan Barış Sarıköse, 1872’de Cebel-i Lübnan’dan bir kısım Maruni aileler ile Katolikler ve Süryanilerin de burada yerleştiğini belgeler. Sille’de Ermenilerin mevcudiyetinin belgelenemediğini, bu yüzden Sille’de Ermenilerin bulunmadığını ileri sürer (Osmanlı Döneminde Sille).
Sille ile ilgili kitaplar
1919 yılında yaklaşık 100 Silleli Rum, köydeki evlerini yıkıp Konya’ya göç ettiler. Amaçları Konya’dan İzmir’e giderek, İzmir’deki Rum nüfusu fazla göstermekti. 1925’te burada Florina Mübadilleri iskân edildi. İzmir ve Yunanistan göç eden Silleli Rumların bir kısmı, Sille ile ilgili kitaplar yayınlamışlardır. Bunlardan biri Nikolau Vakalopulo’dur. Kitabının ismi 'O Sillaios'. 1909 yılında İzmir’de Proodo matbaasında Yunanca olarak basılmıştır. Sille tarih ve kültürü ile ilgili kapsamlı (304 sayfa) kitaplardan biridir. Henüz Türkçeye çevrilmemiştir. Nikolau, 1860’lı yıllarda Sille’de doğmuş, İstanbul’da tıp eğitimi almış ve doktor olmuştur. Osmanlı idaresi, onu, 1880’li yıllarda Beyşehir ve Seydişehir bölgelerinde ortaya çıkan erken ölümleri incelemesi göndermiştir. Bu dönemde o, Konya’da Mevlevi şeyhi olan Monla Hünkaroğlu’nun özel doktorluğunu da yapmıştır. Daha sonra İzmir’e göç etmiş ve İzmir’de belediye doktoru olarak çalışmıştır. İzmir Rum metropoliti Hristotomos’un danışmanı olarak da görev yapmıştır. Kendisi İzmir’in kurtuluşu esnasında kaybolmuştur. Torunu Tony Vlassopoulos, dedesinin kitabını, 2022 yılında, Atina’da 'The Sillean' ismiyle yeniden yayımlamıştır (Rodolivos Yayınevi).