Musa Kart, dünya çapında karikatüristimizdir.

‘’Siyasi karikatür’’ denilince hemen ismi gelir.

‘’Sert eleştirilerin altında imzam vardır’’, kendi ifadesidir.

Onu yıllarca çalıştığı Cumhuriyet Gazetesi’ndeki

çizgilerinden iyi tanıyoruz.

Örneğin; FETO’yu bundan 15 yıl önce bir asker

postalının bağcıklarına yapışmış ve ‘’Tarih: 12 Eylül 1980…

tırmanmak için uygun zemin buluyoruz…’’

balonlu unutulmaz karikatüründen!

Sıkı durun!

Bazıları medyasıyla üniversiteleriyle

kumpaslarını sıkı şekilde savunurken,

yok hizmetti, yok hocaefendi,

diyerek gözyaşı dökerken;

yıllar önce ‘’örgütün tehlikesini çizgileriyle haber veren’’

Musa Kart FETÖcü’ymüş!

FETÖ üyeliğinden halen yargılanan ve

halen savcılık yapan Murat İnam’ın

soruşturması sonucu ‘’FETÖ’ye yardım suçlamasıyla!’’

Neymiş;

‘’FETÖ’cü tur şirketinden tatil satın almış.

Tur şirketinin sahibi de şimdi bakan!

Yani; şirket Örgüt, patron Bakan ama müşteri; o şimdi Suçlu(!)

Oda TV Genel Yayın Yönetmeni

Sevgili Barış Pehivan’a

katılmamak mümkün mü?

‘’Harfler cümleden utanıyor yazılırken!’’

***

Kalan cezası kesinleşince yeniden

Kandıra Cezaevi’ne girdi Kart.

Eski gazetesinden

Güray Öz, Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör,

Emre İper ve Önder Çelik’le.

Musa Kart, cezaevi öncesi uluslararası

haber kanalı ‘’euronews’’tan Tuluhan Tekelioğlu’na

verdiği röportajda,

‘’Bu ülkenin, bu toprakların

en güçlü mizah geleneği var.

Dünden bugüne gürül gürül akan cezaevleri,

ceza tehditleri bu akışı önleyemeyecek.

Çok sevdiğim bir söz var; su yolunu bulur.

Bu coğrafyada duyguları ve düşünceleri

şiddetle bastırmak geriletmek eğilimi hep öne çıktı.

(…)

Ne yazık ki beni de terör örgütleriyle

irtibatlı sayarak içeri aldılar.’’ demişti.

Cezaevi kapısında da duygularını şöyle özetlemişti:

‘’İnanıyorum ki bu dava halkın vicdanında görülmeye devam edecek.

Yumruk atanlar serbest, karikatürist ve gazeteciler cezaevinde.

Kimse bizim başımızı eğmemizi,

boynumuzu bükmemizi beklemesin!’’

***

Ülkenin ana muhalefet liderinini yumruklayan

inek hırsızı linççi serbest kalır,

kahramanlaştırılırken;

Uluslarararası Editoryal Karikatür Ödüllü güzide

bir karikatüristimiz -terörist- diye hapse atılıyor.

Yılmaz Özdil ne güzel yazmış?;

‘’Varlığıyla onur duyduğumuz Musa Kart’ı karikatür

çizdi diye hapse tıkacaksın.

Televizyona çıkıp

‘Sivilleri öldürmeye Etiler’den Cihangir’den Nişantaşı’ndan başlarız’

diyeni serbest bırakacaksın.

Fıkra gibi mi desek?

40 yılın karikatüristi bir karikatürün içinde;

trajikomik mi desek?

***

Türkiye’de;

Eski’sinde de Yeni’sinde de

‘’en zor çileli iş ‘’gazeteciliktir’’.

Yani; objektiflikle sessizin sesi olmak!

Evrensel kurallarla yazmaktır, çizmek, palto değil

kafa tutan gazetecilikte direnmektir!

Hukuksuzluklara, korku iklimine başkaldırıdır.

Bedel ödersiniz, ödetirler.

Gözaltına alınırsınız,

mahkeme kapılarında

süründürülürsünüz. Zindanlarda çürütülürsünüz.

Musa Kart’ın arzusunu ben de yineliyorum;

‘’Gazetecilerin cezaevinde kapılarında

açıklama yapmadığı günlerde buluşmak dileğiyle!’’

Ve ekliyorum;

Böylesi insanlık ayıbına bir daha tanık olmayalım!

Harfler cümleden utanmasın -artık- yazılırken!..