Amerika-Osmanlı ilişkilerinde İzmir kenti, önemli bir yer tutar. 853’ten önce İzmir’e Amerikan konsolosu atanmıştı. Osmanlı devlet geleneklerine göre, İzmir’e atanan Amerikan konsolosunu resmi törenle karşılamak adetti

Osmanlı devletinde ‘politik bir sembol olarak Amerika adı ilk kez, 14 Temmuz 1793’te Sarayburnu’nda Fransızlarla birlikte yapılan resmi törende Osmanlı resmi kayıtlarına’ geçti. Osmanlı resmi yazışmalarında Amerika, ‘memalik-i Müctemia-i Amerika veya Amerika-i Şimali Hükumat-ı Mücetamiası’ olarak yazıldı. Aslında Amerika ile ilgili en eski Osmanlı kayıtlarından biri, III. Mustafa devrine, 1763 yılına aittir. Prusya elçisi, Osmanlı divanına, İngiltere’nin Amerika’daki Havana kalesini İspanyollardan alacağına dair haber vermiştir. 1781 tarihli başka bir belgede de Amerikan denizlerinde İngiliz-Fransız savaşlarının olduğuna dair bir haber İstanbul’a ulaşmıştır. İslam dünyasında ise ilk kez, Fas sultanı, 1787’de ABD ile bir dostluk anlaşması imzaladı. Osmanlı arşivinde ABD ile ilgili belgeler, nispeten, Asya ve Avrupa ülkelerine göre, daha azdır ve bu konu popüler de değildir.

Osmanlı-Amerika ilişkilerinin, Osmanlılar açısından alt başlıkları şöyledir: Osmanlı ülkesinde Amerikan misyonerlerin Protestanlığı yayma çabaları, İstanbul’a büyükelçi ile Levant kentlerine konsolos atama işleri; Amerikan arkeologlarının Osmanlı antik şehirlerinde kazı yapma istekleri (1882 Asos’ta kazı yapma izni Amerikalılara verildi ; Amerikan heyetlerinin Kudüs (Halilürrahman camii) ve İstanbul’daki saray ve hazineleri (Topkapı Sarayı) ziyaret etme istekleri; iki ülke arasında ticaret; iki ülke arasındaki gümrük tarifelerinin belirlenmesi, vatandaşlık (tabiiyet) meselesi, Ermenileri himaye çabaları, Mason ve Misyoner teşkilatlarının Osmanlı ülkesindeki faaliyetleri olarak belirtilebilir.

İLGİ GÖSTERİLMEDİ

American Board (Misyoner Cemiyeti), Osmanlı ülkesinde kısa sürede teşkilatlandı. Konya, Burdur, Safranbolu, Harput, Maraş, Diyarbakır, Bursa, Yozgat, Çanakkale, Sivas, Halep, Yafa, Selanik, Trablusgarp, Yafa, Limasol, Şumnu, Tulca, Sakız, Selanik, Şam ve Golos’ta örgütlendiler. 1861’de Osmanlı devleti ile Amerika arasında Ticaret anlaşması Fransızca olarak imzalandı. Aslında 16 ve 17. yüzyıllarda Amerika ile ilgili uyarlanmış birkaç harita (Piri Reis’in haritası) ile kitap dışında (Seyahatname-i Bahr-i Muhit), Osmanlı İslam âlimleri, Amerikan kıtasına ve tarihine pek ilgi göstermediler. Osmanlı ecnebileri, İslam âlimlerime göre, Amerika kıta ve tarihine daha fazla ilgi gösterdiler. Bunlardan biri, Amerika’nın keşfiyle ilgili yayınları olan Sisamlı Andreas Kopasis’tir. 1908-1912 yılları arasında Sisam adasının idareciliğini de yapan Kopasis, Tarih-i Keşf ve Feth-i Amerika, 2 cilt, İstanbul 1310 ve Kristof Kolomb’un Rüfekasından Piyed Davos’un Amerikan Keşfine Dair Olan Hatıratı, İstanbul 1314, başlığıyla, Osmanlı Türkçesiyle yayınlamıştır. Bu kitapların matbaa masraflarını da cebinden karşılamıştır.

29 Mayıs 1907 tarihli bir Osmanlı sayıma göre, Osmanlı ülkesi sınırları içinde, ondan fazla Amerikan müessesesi vardı. Bunların büyük kısmı Amerikan misyoner teşkilatına bağlıydı. Kayseri ve Talas’ta kız ve erkek mektepleri, eczane, ilkokul hastane ve evler; Tarsus’ta kolej; Selanik’te mabet ve misyonerlere ait evler; Van’da kız ve erkek mektepleri ile yetimhane, eczane, evler ve hastane; Selanik’te Sanayi ve Ziraat mektebi; İzmir’de Erkek koleji, kilisesi olan kız mektebi; Adana’da kız mektebi ve misyonerlere ait evler; Sivas’ta erkek ve kız mektepleri, mabet ve misyonerlere ait evler; Beyrut’ta kolej; Maraş’ta Dini Bilimler Mektebi ile misyoner evleri, Amerikan kurumları olarak tespit edilmişti. Bunlara ek olarak, Merzifon Amerikan Koleji, Manisa, Ödemiş ve Akhisar’da mektep ve kilise; Afyonkarahisar ve Burdur’da misyoner evleri; Harput Amerikan Koleji (1859), İstanbul’da Robert Kolej (1863), Merzifon Amerikan Koleji (1863) Amerikan müesseselerinden sayılıyordu. Yine bunlardan başka Erzurum, Diyarbakır, Mardin, Adana, Saimbeyli, Urfa, Lübnan ve Halep’te bu tür misyoner müesseseleri mevcuttu. Misyonerler, okul ve hastaneleri vasıtasıyla, genellikle öğretmen ve doktor olarak faaliyet gösteriyorlardı.

FİDANLIKLAR KURULDU

Amerika-Osmanlı ilişkilerinde İzmir kenti, önemli bir yer tutar. Amerikan ticaret ve savaş gemileri İzmir Limanı'na geldiler. 1911 yılından sonra İzmir Limanı'nda Amerikan yapımı gemiler çalışmaya başladı. 1853’ten önce İzmir’e Amerikan konsolosu atanmıştı. Osmanlı devlet geleneklerine göre, İzmir’e atanan Amerikan konsolosunu resmi törenle karşılamak adetti. İstanbul’dan bir heyet İzmir’e gelir ve Amerikan konsolosunu denizde karşılardı. Amerikan konsolosların tercümanları genellikle Ermeniler olurdu. İzmir civarında faaliyet gösteren Amerikalı tacirlerin, yaz aylarında, İzmir’de Buca’da ikamet ederken, diplomat kesimi Bornova’da ikamet ettiğine (bir evleri var) dair bilgiler vardır. Karşıyaka, Urla ve Manisa’da Amerikan asma fidanı üreten fidanlıklar kuruldu. Amerikan misyonerleri, Protestanlığı yayma çabasında iken, İzmir Rumları ile yortu meselesinden dolayı sorunlar yaşadılar.

Ermeniler (Osmanlı ve İran Ermenileri) açısından en önemli nokta, İzmir’in gizli ermeni örgütlerine bağlı olan Osmanlı ve İran Ermenilerinin Amerika’ya kaçış yeri olmasıdır. Harput, Elâzığ (Mamuretülaziz), Bitlis, Kayseri, Muş gibi yerlerden İzmir’e gelen ermeni örgüt üyeleri, İzmir yoluyla bir şekilde Amerika’ya kaçıyorlardı. Bu konu devrin İzmir Rus konsolosunun dikkatini çekti ve araştırma yaptırdı. Bunlar için diğer bir kaçış yeri de Beyrut’tu. Özellikle Harput ve Bitlis Ermenileri ve Protestanları, İzmir yolunu çokça kullandılar. Misyoner mekteplerinde, Ermeni hocalar da görevliydi.

Osmanlı-Amerikan ilişkilerinin en önemli konularından biri, misyonerler tarafından Ermeni çocukları için açılan misyoner yetimhaneleri ve okullarıdır. Amerikan Board Cemiyeti, İzmir ve Ödemiş’te ermeni çocukları için okul, yetimhane açmış ve buralarda ayin yapmışlardır. İzmir’deki en önemli Amerikan Okulu, Basmane’de bulunan Enternasyonel Kolej’di (şimdiki Özel İzmir Amerikan Koleji). 1912’de, bu misyoner mektebi, şehrin dışına, Paradiso mevkiine taşındı. Arsası ile yurtdışından getirilen okul araç ve gereçleri gümrük vergisinden muaf tutuldu.

TARAFTAR EDİNDİLER

Amerikalı misyonerler sadece Ermenileri protestanlaştırmak (Luther ve Calvin’in öğretilerini Ermeniler arasında yaymak, Katolik Papa’ya tepki göstermek vs.) ve himaye etmekle kalmıyorlar, aynı zamanda İzmir, Manisa, Salihli, Kuşadası ve Nazilli’de de taraftar ediniyorlardı. Bu ilçelerdeki bazı İslamlar, bunlar sayesinde Amerikan vatandaşı oldular. 1880 yılında İzmir’de Debbağhane sokağında Charles Marchlas Vodini’nin evi, Protestan kilisesine dönüştürüldü.

Gizli bir cemiyet kurulduğu iddiası

İzmir, on dokuzuncu yüzyılın sonlarında, Amerikan Yahudileri açısından da önemli bir faaliyet merkezi haline geldi. 1898 tarihli bir Osmanlı belgesine göre, İzmir’de İzmir Cemiyet-i Hafiye-i Museviyye başlığını taşıyan ve Filistin için çalışan bir gizli Yahudi cemiyetinin varlığından söz edilir. Amerikan Yahudileri, Filistin için İzmir’de mücadele ediyorlardı. Amerikan’dan İzmir’e Yahudiler geliyor, burada Filistin için çalışıyorlardı.

Osmanlı idaresi, Amerikan Protestan misyonerlerinin İzmir’deki faaliyetlerini denetim altında tutmaya çalışıyordu. Özellikle İslam dini ve Hristiyan mezhepleri hakkında Avrupa ve Amerika’da İbranice ve İspanyolca basılmış kitaplara, ‘muzır yayın’ adı altında sansür uygulamaya çalışıyordu. İzmir, bu tür kitapların ülkeye girdiği yerdi.