Özgür olabilmek insanın varlığı ortaya koyabilmenin en önemli aracıdır.
İnsanlar ve ülkeler bunu elde edebilmek için savaşmışlar, acı çekmişler, göç etmişler, yaşamlarını değiştirmişler kısacası varlıklarını ortaya koymuşlardır.
Aklınıza gelen her alanda ekonomiden ticarete, turizmden çevreye, bilimden araştırmaya, insan haklarından adalet arayışına, hayvan sevgisinden üretime, insan ilişkilerinden sağlığa, eğitime kadar özgürce yaşayabilme arayışında olmuştur.
Ancak en önemlisi başkalarının kaderini belirleyen siyaset alanıdır. Buradaki
tercihler yalnızca insanların değil onların oluşturdukları toplumu da etkiler. Onun için bu konumda olan kişiler ihtiraslarının değil, toplumun istekleri doğrultusunda özgürce karar verme durumundadırlar.
***
Yüzünün bir yanı “VELİ”ye bir yanı “İMAM”a dönük olarak kendi iradeleri dışında karar
alanlar iyi yönetici olamaz, topluma katkıda bulunamazlar. ‘ÖZGÜR’ olamazlar.
Belediye Başkan adaylarını saptama aşamasındaki CHP’de ‘Özgür’ce karar verememenin yarattığı bir kaos yaşanıyor. CHP’nin kaleleri olarak bilinen il ve ilçelerde, geleceğinin hesaplarını yapan kişiler kadrolarını oluşturmak için halkın beklentilerinin aksine geçmiş kurultayın hesaplaşmasının peşinde koşuyorlar. Beşiktaş, Kadıköy, Çankaya, Antalya, İzmir, Muğla, Tekirdağ gibi il ve ilçelerde bu açıkça görülüyor.
CHP gücünü örgütünden alır. Örgütün yapısı, çalışması başarıyı beraberinde getirir. Önseçim, örgütün değerlendirmesinin dışa yansımasıdır. Adayların dışarıdan atanmasını, kişisel hesaplaşmaların aday belirlenmesini önleyen en önemli etkendir. Parti içindeki aday saptama kaosunu önleyecek tek faktör örgüttür.
Aday belirlemeleri sınırları belli anketlere, parti üst kademelerinde yer alan birtakım kişilerin geleceklerin için yapmaya çalıştıkları atamalara göre değil, bir ideolojiye dayanarak, halkın
nabzını tutan örgütün eğilimine göre yapılmalıdır. Ancak o zaman “ÖZGÜR”ce bir seçim
yapılmış olur. Aksi bir davranış genel başkanlık ve partinin geleceğinin ne olacağı sorusunu da beraberinde getirir.