Yeni dünya düzeni oluşturulmaya çalışılırken, bugüne kadar ekonomik, sosyal ve siyasal oluşumların üzerinde inşa edilen norm değerlerin ortadan kalktığı görülüyor.

Bu değişim çerçevesinde evrensel boyutta farklı yaklaşımları olan ancak aynı hedefi öngören siyasal bir yapılanmanın önümüzdeki yollarda dünya siyasetine egemen olacağı kaçınılmaz olacaktır.
Yeni siyasal yapılanmada radikal sağın tüm ülkelerde yükselişe geçtiğini izliyoruz. İtalya’da son seçimlerde Mussolini’nin siyaset çizgisini benimseyen Meloni’nin partisinin kazanması bunun son örneğidir. Fransa’da Le Pen, İngiltere’de Liz Truss‘ın göçmen karşıtı politikası, Almanya Saksonya’da Nazi yanlısı partinin, Norveç, Danimarka, Brezilya, Şili, El Salvador, Ortadoğu’da İran, Irak, Suriye, Yemen, Pasifik’te Laos-Kambaçyo üçgeni, Kore ve Japonya’daki radikal sağ gelişmeler dünyanın geleceği açısından endişe vericidir.

Neo-liberal uygulamaların halkın beklentilerini karşılamaması, demokratik yaklaşımların etkin olamaması, iklim değişiklerinin getirdiği üretim değişiklikleri, radikal sağın yükselişini tetikleyen diğer unsurlardır. Göç, yabancı ve İslam düşmanlığı üzerine oturtulan bu politikalar, silah, petrol, ilaç lobilerince desteklenmekte bünyelerinde bu gelişmeleri yönlendirecek değişiklikler yapmaktadırlar.
Bunlar arasından önemli gelişmelerden biri de Amerika’da yaşanmaktadır. 11 Eylül saldırılarından sonra İslam düşmanlığını öne alan yaklaşımlarla Ortadoğu’dan Pakistan, Afganistan’a, Hindistan’dan Malezya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada “İslami Terörü’’ sonlandırmak gerekçesi ile silahlı ve ekonomik yaptırımları, buralardaki siyasal ve ekonomik yapıyı değiştirmiş, yalnızca kaos yaratmıştır.

Trump’un önce Amerika sloganı ile başlattığı, Meksika sınırına duvar örmek gibi yaklaşımlar halkta karşılığını bulmuş, seçim sonuçları sonrası kongre basma noktasına kadar gelmiştir. Biden’ın bu alandaki pasif politikaları Demokrat Parti oylarını olumsuz olarak etkilemiştir. Kasım ayı içersinde yapılacak kongre ve temsilciler meclisi kısmi seçimlerinin sonuçları ABD yönetiminde değişikliğe yol açabilir. Sağlık nedenleri gerekçe gösterilerek Biden’ın istifa etmesi, yerini Pelosi’ye bırakması radikal politika değişikliklerini beraberinde getirmektedir. Bunun yanı sıra casusluktan vergi kaçırmaya kadar suçlanan Trump’la ilgili olarak verilecek olumsuz bir karar bu değişikliği farklı yönlere taşıyacaktır. Kongre baskını sırasında taraftarlarının gücünü gösteren Trump’ın böyle bir durumda alacağı tavır, ABD’nin geleceğini etkileyebilecektir.
Bir Demokrat-Cumhuriyetçi çatışması, Kuzey-Güney savaşında olduğu gibi radikal sağın “YENİ” Amerika’yı kuracağı platformun ilk adımı olabilir. Demokrasiyi zor sınavlar bekliyor.