İyi oldu...
Yaşın 70'i geçmiş, sen delikanlı gibi ordan oraya koş.
Program yap, yazı yaz.
Memleketin sorunlarıyla uğraş.
Kitap yaz, almak için millet sıraya girsin kuyruk olsun.
Umut ver, umut aşıla...
Bu böyle gitmez de...
Dürüstlüğün erdeminden bahset.
Üstelik bütün anketlerde en güvenilir gazeteci ol...
Hatta bazıları, “Sen bu ülkeye Cumhurbaşkanı olacak adamsın” diye bağırsın...
E daha ne olsun.
Tabii ki rahatsız olanlar olacak...
Anladınız Uğur Dündar'dan bahsediyorum.
Koskoca Uğur Dündar'ı anlatacak değilim.
Hepiniz biliyorsunuz.
Birkaç gün önce Gazete 9 Eylül Gazetesi'nin İzmir Fuarı'ndaki standında kitabını imzaladı... İnsanların O'na olan sevgisini ve güvenini görmeliydiniz...
Lozan Kapısı'ndan standa yürüyemedik.
Ki bu mesafe 700-800 metreyi geçmez.
Kadınlar çocuklar, dokunuyorlar, fotoğraf çektirmek istiyorlar, alkışlıyorlar.
O kadar alışık ki böyle durumlara...
Dakik olduğu için imza saatlerini kaçırmamak adına jet hızıyla standa ulaştı.
Hiç kimseyi kırmadan, isteğini karşılıksız bırakmadan, alkış seliyle...
İki saatte rekor sayıda kitap imzaladı.
Ayrılırken de izdiham vardı...
Meslektaş olarak hepimizin örnek aldığı Dündar, Başbakan'a hakaret suçundan suçlu bulundu.
En sıradan insana bile zerafetle yaklaşan, her programında kelimelerini özenle seçen, yazılarında da aynı özeni gösteren Uğur Dündar 2014 yılında yazdığı bir köşe yazısında Başbakan'a hakaret etmiş.
Siz tatmin olduysanız ben de oldum.
Bu arada dönemin Başbakanı Binali Yıldırım daha sonra şikayetini geri almış.
Yani konunun diğer muhatabı da kendisine bir hakaret yapıldığı kanaatinde değil.
İnfaz şekli ise daha tuhaf...
Hayatı okumakla, yazmakla geçmiş Uğur Dündar'a okuma cezası vermişler...
Damat türkçesiyle işte burası çok mühim...
Ceza şöyle; Mahkeme önce 11 ay 20 gün hapis cezası veriyor, ardından da bu cezayı 5 ay 25 gün süreyle haftada en az 2 saat olmak kaydıyla mesai saatleri içerisinde Yüksek Öğretim Kurumları kütüphanesinde "şerefe karşı suçlar" ile ilgili makale, tez, kitap okuma yaptırımına çevriyor.
Dündar'ın karara ilk tepkisi, “şaşkınım” şeklindeydi.
Bence bütün Türkiye şaşkın...
Anlaşılıyorki; gerçekten bir hazım sorunu var...
Ama bu hukukta, adalette olmamalı.
Çünkü hepimizin adalete ihtiyacı var.
Hem de çok...