Taktik şu:
Önce eleştiriyorlar.
Ama sert ve acımasızca.
İlgilenen olmuyor.
Kızıyor, öfke nöbetine giriyorlar.
Taktik değişiyor.
Sırada jurnal var...
***
Bildiğiniz ihbar.
Yani eski dilde jurnal.
Televizyondan, gazeteden, sosyal medyadan, bulabildikleri her yerden ihbar etmeye başlıyorlar.
İçinde yine tehdit var.
“Şöyle yapmazsanız böyle olur, böyle yapmazsanız sizi şöyle ederiz” türü tehdit.
Bir bakıyorsunuz “şak” diye soruşturma açılmış.
***
Bir yanda Anayasa Mahkemesi, “gazetecilik faaliyeti” içinde yapılan eleştiriler “basın özgürlüğü” içindedir diyor.
Bir yanda savcı “bu gazetecilik değil, darbeciliktir” deyip soruşturma açıyor...
Kime inanacağız?
Hiç kimseye aslında.
Aklımıza, yüreğimize, bir de uluslararası hukuka inanacağız.
Hiç kimseye “hakaret” içeriği bile taşımayan yazıların, sözlerin “hükumeti devirmek” ya da “darbeye teşebbüs” gibi nitelendirilmesinin tek nedeni var.
Gaz, cop, ters kelepçe yetmedi.
Zindanla tehdit etmeleri o yüzden...
***
O yüzden zindanlar ağzına kadar dolu.
Hırsızı, tecavüzcüyü, tacizciyi, uyuşturucu tüccarlarını salıp, “hayır” diyenleri sindirmek için memleketin alayına “ayar verme” dürtüsüdür bu.
Yolsuzluk haberleri dikkat bile çekmiyor.
Kimse soruşturamıyor çünkü.
Düne kadar 6. Filo'nun hamisi olanlar, bugün Amerika'da Türkiye için açılan “yolsuzluk” soruşturmalarını sulandırmaya çabalıyorlar.
En kötü Amerika oldu.
Yahu “elimizden aldılar” Amerikan karşıtlığını.
Amerika'nın besleyip büyüttüğü bebeler...
***
Bir ülkenin devlet destekli bankasının en tepesindeki üç-beş adamdan birinin başka bir ülkede bankacılık faaliyetlerindeki hukuksuzluklar yüzünden tutuklanması “sıradan” bir olay haline geldi.
Utanmasalar, “bizim için yeni bir olay değil” deyip aklımızla alay edecekler.
Öyle ediyorlar netekim...
***
Cahiliye devri aklıyla, 21 yüzyılı sorgulamaya kalkarsanız, sonuç mitolojideki yarı hayvan yarı insan tipler gibi olur.
Hep kendileri bilir.
Hep kendileri yapar.
Sonuç “olumsuz çıkarsa” suç bizimdir.
***
Sanırsınız ki, Türkiye'yi 15 yıldır onlar yönetmiyor.
Bunca kanunu, yönetmeliği, atamayı, görevde yükseltmeyi onlar yapmadı.
Biz yaptık.
Yaptıklarımızın da bedelini ödüyoruz şimdi.
Oh olsun bize o zaman...
***
Önce yapıyorlar.
Sonra çamura batıyorlar.
Sonra dönüp halka kızıyorlar.
Halk da o yüzden uyandı.
İnadına “hayır” diyor.