Uzun boyu, ak ve sarı karışımı dalgalı gür saçlarıyla, kadınlı erkekli hayranlarının ortasında, karlı bir zirve gibi yükselendir yakışıklı adam. Kendisine ismiyle seslenilince olduğu yerde hızla döner ve çevresindeki kalabalığı adeta, yararak sese yönelir.
Sesin sahibi kendini tanıtır;
‘’Merhaba ben Orhan Karaveli, Türkiye’den. Gazeteci!’’
Kocaman mutluluk dalgası 'yakışıklı adam'ın yüzünde yayılmıştır.
Akdeniz mavisi gözleri ışıl ışıldır.
Uzun parmaklı elleriyle gazeteciyi omuzlarından yakalar.
Dostça uzatılan eli avuçları içinde tutarak nefes nefese:
"Merhaba!.. Binlerle merhaba!" der ve ekler;
"Hoş geldiniz. Zaten duymuştuk bugün burada
olacağınızı. Sabırsızlıkla bekliyorduk…"
Biraz önce çevresini saranlar eski dostlarınkine
benzer "kavuşma" sahnesini ilgiyle izliyordu.
Kruvaze kahverengi şık takım elbiseli
"yakışıklı adam",
"Sen esirliğimsin ve hürriyetimsin/
Çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin/
Sen memleketimsin/
Sen ela gözlerinde yeşil hareler/
Sen büyük, güzel ve muzaffer/
Ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretim"i yazmış
"Vatan Haini Vatan Şairi" Nazım Hikmet Ran’dı!
Nazım’ın "Merhaba"sından sonra da ilk sözü
"Bu çocuksu heyecanımı hoş görün.
9 yıldır ilk kez bir yurttaşımla görüşüp konuşuyorum buralarda…"
xxx
Orhan Karaveli, Nazım’ı sürgünde yaşadığı tam 58 yıl önce Moskova’da ziyaret eden Türk gazetecilerden yaşayan son kişidir!
"Tanıdığım Nazım Hikmet"te ozan hakkında anı/tespitlerine yer verir.
Ona göre Nazım yurt ve yurttaş özleminin somutlaşmış bir anıtı gibiydi.
Asıl işinin "ozanlık, yazarlık ve barış havariliği" olduğunu dillendiriyordu görüşmelerinde hep.
"Kurtuluş Savaşı Destanı"nı hayatının eseri olarak anlatırken derdini de aktarmadan edemiyordu Karaveli’ye: "İstiklal Savaşı’mızı anlattığım bu destan, tam 66 bin dizeden oluşacaktı. 46 bini halen kayıptır.Yazık çok yazık!"
Gazeteci Karaveli, Nazım‘ın Moskova’da özenle kendisine yazdırdığı, Türkiye’de de "resmen" yayınlanan ilk şiirinin "Yine Memleketim Üzerine Söylenmiştir" olduğunu aktarır;
"Memleketim, memleketim, memleketim/
Ne kasketim kaldı senin ora işi’’ ile başlayan,
"Alnımın çizgilerindesin memleketim/
Memleketim memleketim…" ile biten!
Yine "Çok yorgunum beni bekleme kaptan/
Seyir defterini başkası yazsın/
Kubbeli çınarlı mavi bir liman/Beni o
limana çıkaramazsın…"dizelerinin öyküsünü anlatır.Varna’da sahilde bir lokantada otururken yazmıştır "Liman"ı. "Cancağızım" diye hitap ettiği Karaveli’ye; "Oğlum Memet", "Vapur" hasretinden yazdığını da!
Kitapta; Nazım’ın Mustafa Kemal’le tanışması da yer alır. Nazım Paşa’ya "ben de sizin gibi Selanikli’yim"demiştir, gülümsemiştir Mustafa Kemal..
xxx
Orhan Karaveli, Nazım’lı anıların içinde en çok onun şu sözünden etkilendiğini- yazmış;
"Öldüğüme yanmam da buralarda gömerler ona yanarım…"
Yazıyı; Fransız dev sanatçılar Yves Montand ve Simone Signoret’in, Ressam Abidin Dino’nun isteği üzerine şairin 75. doğum yıldönümüyle ilgili yazdığı mesajla bitirelim;
"Sevgili Nazım. Ölmediğine göre daha nice yıllar. Mademki yaşıyorsun ‘doğum’ yıldönümün kutlu olsun. Ozanlar ölmez! Seni tanıyanlar için de ölmedin.Yaşıyorsun, çünkü güzel yiğit ve hoş insandın!"
Seni dünya paylaşamıyor Nazım!