Sabahları işe Kordon'da kısa bir yürüyüş sonrası varmak gibisi yok.
Etraf sakin ve sessiz olur.
Köpekler Kordon'un çimenlerinde miskin miskin uyur.
Martısından kargasına kuşlar ise kahvaltı arayışındadır.
Bir yanda sabah sporu yapanlar vardır, diğer yanda pek de acele etmeden işine gidenler.
Huzurludur Kordon sabahları anlayacağınız.
Tabii arada sırada o huzuru bozanlar da oluyor.
Geçen gün yine sakin sakin işime yürürken, öfkemi zıplatan bir olayla karşılaştım.
Bir grup 13-14 yaşlarında ergen oğlan... Hormonlar tavan yapmış, Kordon'un huzuru batmış olacak ki kendi halinde uyuyan köpeğin üzerine “hav hav hav” diyerek koşturdu bir tanesi.
Diğerleri ise bu manzarayı kahkahalarla izliyor...
Köpek ani bir irkilmeden sonra ayağa kalkıp haliyle karşılık verdi.
Sesleri duyan diğer köpekler de kafalarını çimenlerden bir bir kaldırmaya başladı.
Ergenler baktılar ki köpekler dik dik kendilerine bakıyor.
Aralarından bir tanesi aldı eline taşı, az önce rahatsız edip uyandırdıkları köpeğin üzerine yürüdü.
Gariban köpek taşı görünce birkaç adım geri kaçtı. Belli ki taşın ne kadar acıttığını deneyimle öğrenmiş. Köpeğin gözlerindeki korkuyu görünce dayanamadım:
“O taşı atmayı düşünmüyorsun değil mi?” diye sordum.
Çocuk “Yooo” dedi ama sıkı sıkı taşı tutmaya devam ediyor.
“Zavallı hayvanları yok yere rahatsız edin sonra havlayınca taşlayın. Ne biçim insansınız” diye çıkıştım. Hemen adımları hızlandı ve uzaklaştılar oradan.
Bu çocuklar nasıl yetişiyor, nerede yetişiyor ki hayvanlara sataşmak onlar için eğlence oluyor.
Çocuklar kadar, aileler de suçlu. Aileler kadar toplum da suçlu.
Çocuklarımız dünyayı paylaştıkları hayvanları sevip kollayacağına, canı istediğinde taşlayacağı bir mal gibi görmemeli. Sevgi, saygı, vicdan ve merhameti çocuklarımıza öğretemedikten sonra huzurlu bir ülkede yaşamayı beklemek hayal olur.

BÖYLE VEKİLLER OLSUN
CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel programı ne kadar sıkışık olursa olsun, Alsancak'a geldiğinde gazetemize de uğramayı ihmal etmez. Geçtiğimiz gün yine her zamanki enerjik haliyle ziyaretimize geldi. Yazı işlerinde Türkiye gündemi konuşulurken, danışmanlarından Seyfettin Şen bana dönüp “Geçtiğimiz gün vekilimiz kimin sorununu çözdü bil” dedi. Benden ses çıkmayınca “Bir sokak köpeğinin” cevabını verdi.
Olay şöyle: Sertel'i bir vatandaş cebinden arıyor ve “Vekilim bana ancak siz yardım edebilirsiniz. Yıllardır sokakta baktığımız mahallemizin köpeğini Konak Belediyesi alıp götürmüş” diyor.
Sertel hemen Konak Belediyesi yetkililerine ulaşıyor telefonla, köpeği tarif ediyor, alındığı adresi veriyor. Köpek birini ısırmış ve şikayet üzerine 10 gün gözetim altında tutulmak üzerine barınağa alınmış. 10 gün sonra salınacağı sözünü alıp, işi takip edeceğini de yetkililere bildirdikten sonra vatandaşı arayıp merak etmemesini, köpeğin mahallesine yakında döneceğini söylüyor.
Şimdi siz, “Vekilin başka işi kalmadı da sokak köpekleriyle mi ilgileniyor” diyebilirsiniz ama söz konusu Atila Sertel'se haksızlık edersiniz.
Bir gün öğretmenlerin haklarının peşinde, diğer gün TRT'de dönen dolapları ortaya çıkarıyor. Bir gün Silivri'de Umut Nöbeti'nde, öteki gün Urla Ovacık'taki ağaç kesimini protesto eden vatandaşların yanında. Ama sokak köpeğinin de hakkını arıyor, “İşim var ilgilenemem” demiyor. İşte böyle vekiller lazım bize.