Dünya toplumsal bir dönüşüm evresine girdi. Kavramlar ve hedefler değişiyor, yeni bulguların ışığı
altında bu değişimi oluşturacak araç ve yöntemler yeniden belirleniyor.
Y-kuşağı ve e-toplumun öncülüğünde tüm kıtalarda öne çıkan bu eğilim etkilerini göstermeye başladı. Demokrasi, adalet, özgürlük gibi kavramların içerikleri değişiyor, bundan toplum katmanlarında yer alan sendikalar, STK'lar, işverenler ve diğer kuruluşlar da etkileniyor. Çevre,yaşam tarzı, inovasyon, yazılım ve iletişimin ön plana alındığı ülkelerde, bunları gözardı eden siyasetçileri hedef tahtasına koyuyorlar. Bundan son nasibini alan da ABD Başkan'ı Trump oldu. Kyote anlaşmasını imzalamayacağını söyleyen Trump'a ilk tepki istifa eden danışmanından ve başta Green Peace olmak üzere tüm çevre kuruluşlarından geldi. Bu değişimin öncüleri de "Bu dünya yaşanacak yer olmaktan çıkarsa sende yaşayamazsın" sloganı ile tepkilerini ortaya koydu.
Bu dönüşümün ilk siyasi öncüsü 21 Ekim 2015 Kanada Başbakanı olan 1971 doğumlu Justin Tradeau oldu. İkincisi ise 8 Mayıs 2017'de Cumhurbaşkanı seçilen Emmanuel Macron'du.
Macaristan'da adını eski çocuk romanından alan "PAL sokağı çocukları" hareketi, Ukrayna'da "Yeni Yol" girişimi dönüşümün bu ülkelerdeki yansıması olarak değerlendiriliyor.
Benimsedikleri önceliklerle yeni bir toplum düzeni ve uzay yaşantısını hedefleyen bu "DÖNÜŞÜMÜN" Türkiye'yi etkilememesi düşünülemez.
Çağı bitmiş eski sağ-sol kavramlar üzerinden oluşturulan bir yapılanma, siyasetten sendikalara STK'lardan ekonomiye, bilimden spora kısacası her alanda "STANDART" bir kafa yapısı ile bir yere varılamayacağını açıktır. "DÖNÜŞÜM" bu statükoyu yıkacak gibi gözüküyor.