İngiliz Konsolos Yrd. C.H.M. Doughty Wylie’ın Beyşehir Tarımsal Sulama Projesiyle ilgili 1908 tarihli raporu

Konya’da görevli İngiliz Konsolos Yrd. C.H.M. Doughty Wylie’den Sir G. Lowhter’e Konya’dan gönderilen 30 Eylül 1908 tarihli İngilizce bir raporda, Beyşehir Tarımsal Sulama Projesiyle ilgili bilgiler yer alır. Bu proje, bir yıl öncesinde yürürlüğe girmişti ve Türkiye’deki Alman emperyalizminin tipik örneklerinden biriydi. Beyşehir-Seydişehir –Çumra hattında kalan arazilerin sulanması ve burada üretilen tarımsal ürünlerden yüksek kazanç sağlanması projesi, Alman Deutsche Bank iştahını kabarttı.

Ca35Fe13 12E8 465F 949E 012F45886Df9

Almanların bu tür büyük sermayeli yatırımları, İngilizler ve Fransızların gözünden kaçmıyor, onlar bu projeyi dikkatle izliyorlardı. Zira eğer bu tarımsal sulama projesi gerçekleşirse, Almanya bölgedeki çiftçilere demir ve çelik tarım aletleri satacak, sulama ücretini çiftçilerden alacak, bölgeye gelen muhacirleri ucuz işgücü olarak kullanacak, üretilen tarımsal mahsulü kendi demiryoluyla Avrupa’ya taşıyacak, ayrıca hükümetten de çeşitli imtiyazlar alacak, böylelikle yüksek karlar elde ederek servetine servet katacaktı.  

Alman emperyalizminin kanıtı

Bu proje, Anadolu Demiryolu Şirketinin yan projesi olarak, Osmanlı Hükümetinin muhalefeti olmadan, Alman emperyalizminin Konya bölgesine nasıl nüfuz ettiğini göstermektedir. Aslında tarihin eski dönemlerinden beri, Beyşehir gölü ile Seydişehir gölü (Suğla gölü) arasında bir kanal bağlantısı vardı. Osmanlı imparatorluğu zamanında bu kanal eski usullerle işletiliyordu. Servetlerine servet katmak isteyen Avrupalı emperyalist müteşebbisler, Osmanlı idaresinin bu kanalı ıslah edip kâr getirici şekilde çalıştıramadığını fark ettiler ve imparatorluğun çeşitli bölgelerinde yatırım yapmaya karar verdiler.

Kısacası Osmanlı Hükümetinin kendi özkaynaklarıyla yapamadığı veya geliştiremediği bir projeyi, Almanlar lehlerine ranta çevirmek istediler. Bölgede üretilen tarımsal mahsuller, Almanların kontrolündeki demiryolu ağıyla ya İzmir limanına ya da İstanbul’a nakledilecekti. İzmir-Aydın Demiryolu hattı, Eğirdir’e kadar getirildi. Eğirdir’i Beyşehir gölü kenarından Konya’ya bağlama projesi de yapıldı ama bölgenin engebeli, bataklık ve dağlık olması sebebiyle bu proje gerçekleştirilemedi. Böylece Beyşehir ve Seydişehir bu hatta bağlanamadı. Bu projenin bir başka yönü, Rumeli ve Balkanlardan Konya’ya gelen muhacirler için yeni köyler kurmak, Konya’nın azalan nüfusunu artırmaktı. Her hâlükârda bu yeni nüfus ile eski yerel nüfus, Almanlar için ucuz işgücü sağlayacaktı.

Doughty Wylie’in 1908 tarihli raporu

İngiliz Konsolos Yardımcısı C.H.M. Doughty Wylie, Nazım Paşa’nın Halep’ten Konya valiliğine atandığını, Selanik delegesi Tahir Beyin, yeni anayasaya olan tepkileri ölçmek için Konya’da kırsal kesimi gezdiğini, Ereğli’den Konya’ya döndüğünü yazıyor. Tahir Beye göre, Konyalı Hocalar, anayasaya sadıktır ve anayasaya (Meşrutiyet) tepki göstermeyeceklerdir. Konya Tramvay projesi ise çok fazla ilerlememiştir. Konya Tren İstasyonuna giden yolu tıkayan taş yığınları, projenin yaşadığına dair tek belirtidir. Bununla ilgili bazı finansal zorluklar olduğunu söyler. Konsolos yardımcısına göre, Konya’da tarımsal mahsul geçen yıldan (1907) daha kötüdür. Haşhaş biraz iyi ama koyun yünü ve mohair, kötüdür. Bağdat Demiryolu çalışmaları için güzergâh belirleme çalışmaları da devam emektedir.

‘Sulanacak arazi planını ayrı zarfla yolluyorum’

Wylie, devam eden Beyşehir tarımsal sulama projesiyle ilgili şu bilgileri verir:

‘Sulanacak arazinin haritasının bir kopyasını ayrı bir zarfla gönderiyorum. Alanın büyüklüğü Karaviran Gölü'nün yatağı da dâhil olmak üzere yaklaşık 50 bin hektardır. Arazilerin kamulaştırılması yavaş yavaş ilerliyor. Başmüdürün bu işi yapması istenmişti ancak şu ana kadar bu amaçla çalışacak bir personeli bulunmadığını açıkladı. Bana, mevcut su miktarına ilişkin tahminlerin beklenenin altında olduğunu ve sistemin daha da genişletilmesi için bir miktar zaman bırakıldığını söyledi. Fazla gelen sular ile sel sularını değerlendirecek en iyi su çıkışını bulmaya çalışıyor. Kısa bir süre öncesine kadar kanal üzerinde çok az çalışma yapılmıştı. Evler, ofisler, yollar vs. yapılması gerekiyordu. Şu anda iki veya üç buharlı ekskavatör çalışıyor ve Başmüdürlük, Karaviran Gölü'ndeki ana kanalın ilkbahara kadar bitirilmesini umuyor. Bu göl, bu yıl o kadar yükseldi ki, Beyşehir Gölü'nün sularını taşıyacak olan gölün etrafındaki kanalda çalışma yapılamadı. Önümüzdeki baharda Karaviran'dan Çumra'ya kadar olan kanal tamamlanırsa açılacak ve Karaviran Gölü'nün bir kısmı kurutulup, etrafındaki kanalın yapımı sağlanacaktır. Karaviran gölünün güneye doğru doğal bir yeraltı çıkışı vardır. Bu durum, Anadolu’da yüksekte olan göllerin bir özelliğidir. Beyşehir'in suyu başka yere aktarılınca kısa sürede kuruyacaktır. Daha sonra daha küçük kanallarla kesilerek ihtiyaç halinde Beyşehir'den beslenecektir. Bay Waldorf, projenin tamamlanmasından sonraki ilk beş yıl boyunca Çumra'da bazı Avrupalı ​​yetkililerin su dağıtımını denetlemek üzere bırakılacağını söyledi. Bağdat Demiryolunun iki yakasındaki arazide kurulmak üzere altı göçmen köyünün sözkonusu olduğunu söyledi. Bu köyler, mevcut köylerle birlikte gerekli çiftçileri yetiştirecektir. Bu arada çok sayıda muhacir Konya'yı terk etti veya terk etmeye çalışıyor. Rumeli'ye ve Rusya'ya geri dönüyor. Parası olan ve Ziraat Bankası'nda borcu olmayanlar artık serbesttir. Memnuniyetle söyleyebilirim ki, Hükümet, muhacirlere derhal ev ve arazi verme sözü vererek, bu sayede onları elinde tutmak için yeni çabalar içerisindedir. Sulama Şirketi, muhacirlere iş bulmakla ilgilenmiyor, işgücü sorununu müteahhitlere bırakmayı tercih ediyor. Bu sistem belki de en çok talep edilen adamların kaybedilmesine yol açacaktır. Kendilerine ev yapmak için gelmiş olan ve az miktarda parası bulunan muhacirler, para avcılarının zorbalığına ve çilesine katlanamazlar. Onların yerine gelen gündelikçiler iş bitince yerlerine yerleşmeyecekler. Bu arada sürekli sıkıntılar yaşanıyor (İngiliz Devlet Arşivi, FO 424- 217, s. 91).

Whatsapp Image 2025 02 21 At 17.37.24

UYDUUUUUUU

‘Türk dostu İngiliz’in mezarı Şehitler Abidesi’ni selamlıyor

Çanakkale Kara Savaşları sırasında İngiliz ordusunda yarbay olarak görev yapan Charles Hotham Montagu Doughty Wylie, 26 Nisan 1915 tarihinde Seddülbahir bölgesindeki çıkarma sırasında elinde bastonla ilerlerken vücuduna isabet eden bir kurşunla hayatını kaybetti. Silah yerine bastonla mücadele eden Doughty Wylie'yi, 'Türk dostu' olarak tanımlayan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarihi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Mithat Atabay, "Doughty Wylie 1896-1897 Girit sorunu sırasında Girit'te görev aldı. Daha sonra Anadolu'da Konya ve Mersin'de askeri konsolos olarak bulundu. Orada özellikle Adana'daki Ermeni olayları sırasında Türklerin haklı olduğunu belirten raporlarıyla gündeme geldi. Balkan Savaşları sırasında ise kendisi özellikle Kızılhaç'ta görev yaparak pek çok hastaya ve yaralıya yardım etti. O yüzden 'İkinci Rütbeden Mecidi Nişanı' ile onurlandırıldı" dedi.

‘İkinci rütbem Mecidi Nişanı’

9D8975F5 Cf57 4689 9037 1Cf27366E661

Yarbay Charles Hotham Montagu Doughty-Wylie, Türklerle ilk defa 1896-1897 Girit krizinde tanıştı. Ardından Mersin ve Konya'da askeri konsolos olarak çalıştı. Adana'daki Ermeni olaylarında ise Türklerin haklı olduğunu savundu. Doughty-Wylie bu sürecin ardından Türklerle arasındaki dostluk ve iyi ilişkilerinin yanı sıra Türkçe bilmesi nedeniyle İngiliz Akdeniz Seferi Kuvvetleri Başkomutanı General Ian Hamilton komutasındaki İngilizlerin Çanakkale Kara Savaşları sırasında Seddülbahir bölgesinde çıkarma yapan birliklerinin başına getirildi.