Norveç, 1905’te İsveç’ten ayrılarak bağımsız bir devlet olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla Norveç’in kuruluşu Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan daha eskidir. Bu nedenle de Türkiye-Norveç ilişkileri, Osmanlı-İsveç-Norveç ilişkileri bağlamında ele alınmalıdır.

Osmanlı devrinde, Norveciya olarak isimlendirilen bu ülke, Osmanlı vesikalarında İsveç ile birlikte anılmıştır ve genellikle ilişkiler siyasi olmaktan daha çok ticari boyutta olmuştur. Osmanlı-Norveç ilikleriyle ilgili en eski belgeler 18. yüzyılın ilk yıllarına kadar geriye gider. Osmanlı ülkesinde Norvecya tüccarı, İsveç tüccarı ile birlikte genellikle gemi taşımacılığı (maden kömürü taşıyorlar) yapıyorlardı. Karadeniz, Ege ve Akdeniz’in liman kentlerinde birer Norveç konsolosu veya konsolos vekili bulunuyordu. Trabzon, Sinop, Samsun gibi Karadeniz kentleri ile Çanakkale, İzmir, Sakız, Sisam ve Midilli’de Norveç temsilcileri vardı. Kıbrıs, Antalya, Dimyat, Port Said, İskenderiye, Beyrut ve Süveyş gibi yerlerde Norveç temsilcilerini bulmak mümkündü.

Temsilcilerin çoğu Rum, Yunan, Ermeni, Yahudi ve Arap gibi Türk olmayan unsurlardı. Osmanlı devletinin istiman siyasetinden yararlananlar arasındaydı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda Norveç’in doğrudan bir katkısı olmadı. Ancak 1920’den itibaren Türk diplomatlarının Norveç’in siyasi, ticari ve ekonomik sorunlarıyla ilgilenmeye başladıkları görülüyor. Özellikle Türkiye'nin İsveç orta elçisi Ragıp Raif Kösearif, neredeyse tüm Baltık ülkeleriyle ilgileniyordu. İsveç’ten Norveç, Finlandiya ve hatta Petersburg’u izlemeye çalışıyordu. Kuşkusuz İsveç ile Türkiye ilişkileri, Norveç ve Finlandiya’ya göre daha eski ve derindi. Türkiye, Norveç’ten kâğıt, selüloz, kireç taşı, şişe tıpası, olta iğneleri, konserve, balina yağı, tuzlanmış deri ithal etti. Türkiye’den ihraç edilen en önemli mal ise İzmir’den gönderilen kuru üzüm idi. Norveç, 1930’lu yıllarda Türkiye’de diplomatik temsilcilik açma çabası içine girdi. Norveç’in Ankara elçisi olarak Bentzon Sigurd, 1930’da atandı. Aynı yılda İstanbul’da bir başkonsolosluk açtı. Atatürk, bu zat için olumlu görüş bildirdi. Hatta onun Ankara’ya gelişinde namına bir yemek de verdi. Karşılık olarak 1930’da Ragıp Bey, Oslo’yu ziyaret etti. Türk diplomatlar, o yıllarda, Norveç’te ismi değiştirilen şehirleri ve ülkeyi tanımaya çabalıyorlardı. 1923’te Kristiania ismi Oslo’ya çevrildi. Norveç Kızılay’ı, dış işleri teşkilatı, seçimler, vize, pasaport, Norveç Komunist Partisi (1929), Nobel ödülü, konserve ve balıkçılık gibi konularda bilgi edinilmeye çalışıldı. Özellikle Norveç’in ilgilendiği Spitzberg ve Bouvet adaları meselesi üzerinde kafa yoruldu. Norveç’in İsveç’ten ayrılmasının 25. yılı Türkiye tarafından da tebrik edildi. Norveç Kralı VII. Haakon’un tahta çıkışı Türkiye tarafından kutlandı.

BALIK KONSERVESİ

1925’te balıkçılık ve konserve tahsili yapmak için Türkiye’den öğrenci gönderildi. 1931’de Ankara’ya sekreter olarak Ernst Krogh Hansen atandı. 16 Mart 1931’de ikamet, ticaret ve seyrüsefain anlaşması imzalandı. Norveç Milli Bankası, Norveç polisi, gemi yapımı, Norveç kabinesi ve seçimlerle ilgili bilgiler elde edildi. 1932’de Oslo’da yapılan Beynelmilel Matbuat Kongresine katıldı. Şevket Fuat Keçeci, Norveç’e orta elçi olarak atandı. 1934’de Oslo’ya Türkiye fahri elçisi olarak Ole Roed Thoresen görevlendirildi. 1935’te Ankara’ya Norveç elçisi olarak Joh Thoresen geldi. 1937 yılında eski elçi Bentzon Sigurd, Kayseri, Sivas, Amasya ve İzmir’i ziyaret etti. 1938'de Kristof Dabkoviç İstanbul fahri konsolosu olarak atandı. 1939’da Türkiye Oslo’da yapılan güreş müsabakalarına katıldı. Norveç’in Erzincan depremi için yaptığı bağış da Türkiye tarafından unutulmadı ve teşekkür edildi. Norveç-SSCB ilişkileri de Türkiye’nin Moskova, Varşova ve İsveç elçileri tarafından izlenmeye çalışıldı. Osmanlılar devrinde Norveç ile ilişkiler daha çok İsveç aracılığıyla yapıldığı için çok daha yoğundu. Ancak Norveç’in bağımsızlığını kazandıktan sonra Türkiye ile olan ilişkileri eskisi kadar yoğun olmadı.