Ana Muhalefet liderine idam, Meral Akşener’e hapis. İmamoğlu’na, Mansur Yavaş’a aleni tehdit! Tunç Soyer’e “kandil adayı”. Sonra; belediyecilik bizim işimiz; Gönül işi!.. Terörist, vatan haini, PKK’lı, FETÖ’cü. Zillet, çukur, şerefsiz, çöp, çukur, ateist. Pislik, dinsiz, sahtekarlı her biri hakaret dolu cümlelerle dolu bir siyaset dili! Tehditler, baskı, yalanlarla dolu gergin iklim.
“Ruzi mahşerde tapu vaadi”, camilerde bile oy isteme. Manipülasyon, dezenformasyon, şantaj, montaj kasetler. Çakma gazeteleri bastırıp PTT vasıtasıyla kara propaganda. “Öküz gibi bakıyor” diyen bir milletvekili... Tuvalet açıp oy isteyen belediye başkanı!
***
Ekonomi dip olmuş durumda. Çarşı pazar yangın yeri, anormal etiketler. Milli gelir gerilemiş, her dört gençten biri işsiz! Döviz kuru ile yatıp kalkıyoruz… “Enflasyon”, “Resesyon” gibi kavramların yanında “Stagflasyon”, “Short”, “Swap” gibi sözcükleri bile öğrendik!
***
Seçim kazanmak için nefret tarlaları yaratmaya gerek yok! Yeterince kutuplaştık, kaosa doyduk. Artık huzurun tesisi gerek. Kardeşlik şart, kardeşlik!.. Mahalli içerikli bir seçimi “beka sorunu var” deyip genel seçime çevirmek anlamsız değil mi! Bu twitter paylaşımı; bir muhalefet vekilinden; İYİ Parti Grup Başkanvekili Yavuz Ağıralioğlu’dan. Çok yerinde tespit: “Seçimler gelir gider. Akrabalarınızla dostlarınızla, komşularınızla baş başa kalırsınız. Cenazeleriniz bir, düğünleriniz bir, yine yüze bakacaksınız! Sakın ola ki biz yukarıda birbirimize fazla kızıyoruz bağırıyoruz diye birbirinize kalbinizi, üslubunuzu asla bozmayın!”
***
Ay-Yıldız sevdalısı, Cumhuriyetçi, Atatürkçü. Yurtta Barış Dünya’da Barış’a evet diyen. Başı hep dik, hoşgörüden, empati yapandan, halkına içten sevgiyi üstün tutandan. Ayrıştırmayan, ötekileştirmeyen…Adaletten, hak-hukuktan… Şeffaflıktan, çok seslilikten yana. Gençliğe, kadınlara, çocuklara en saygılı. Yeşiliyle mavisiyle çevresiyle, hayvanlarla, sanatla, sanatçıyla, kültür değerlerimizle, bilimle dost. Yolsuzluklarla, rüşvetle, rantçı çakallarla kavgadan yılmayan çağdaş adaylara oyunuzu verin!
***
Emre Kongar Hocam dün Cumhuriyet’teki köşe yazısını şöyle bitirmişti: Seçim dönemleri, sadece güç sahiplerinin, siyasal iktidarların değil, genel ahlak ve meslek ahlakı kurallarına
göre yaşamak isteyen sanatçıların, edebiyatçıların, akademisyenlerin, öğretmenlerin, mimarların, mühendislerin, avukatların, savcıların, yargıçların, hekimlerin, hemşirelerin, memurların, işçilerin, uzun sözün kısası, tüm seçmenlerin de sınav zamanıdır. İnsanların gerçek kişilikleri, kimlikleri böyle zamanlarda, tek başlarına oy kabinine girdiklerinde ortaya çıkar!
Yarın artık söz sizde !
Mutlaka ama mutlaka sandık başına gidin!
Oyunuzu kullanın, o oyunuza da sahip çıkın!..