Yaşadığımız dünyada ülkeler ve bunların yer aldığı kıtalarda, kişiler veya onların oluşturduğu parti veya kuruluşlar kendi iktidarlarını kurmak ve bunu devam ettirmek için her alanda kavga etmektedir.
Oysa bugün sınırlar ve yeraltı kaynakları için yapılan kavganın ileriye dönük ne getirip ne götüreceğini bilimsel açıdan değerlendiren yok.
Ekonomik ve sosyal ayrışmanın giderek arttığı Türkiye'nin de içinde olduğu tüm dünyada
toplumsal olarak "YUKARDAKİLER- AŞAĞIDAKİLER" olarak bölünmüştür, Allen Tofler'in bir "FÜTÜRİST" olarak 2050'leri hedef alan öngörüleri evrensel boyutta büyük ölçüde gerçekleşti.
Bugün de fütüristler 3 binli yıllara giderken bir takım olaylara dikkat çekiyor.
Jules Vern'in Denizler Altında 20 Bin Fersah' ı 1960'lardaki ilk nükleer denizaltısı, Aya Seyahat ile Armstroong'un "Benim için küçük insanlık için büyük adım"sözleri ABD'nin uzaya yönelik yerleşme yaklaşımının göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Günün fütüristleri ozon tabakasının delinmesiyle, ülkelerın "GÜÇ" kavgasıyla ekolojik dengenin bozulacağını bunun da filmlere yansıyan "SU DÜNYASI" gibi bir yer yüzeyi öngörüyorlar. Böyle bir dünyada egemen olacaklar "Alttakiler mi Üsttekiler"mi olacak?
2050 ve sonrasında her sektörde robotlar etkin olacak. Tabi bunları kontrol eden robotlar da
bunları denetleyecek, beyinlerine "ÇİP " yerleştirilmiş "İNSANSI" robotlar olacak. Tıpkı
"MATRIX" te olduğu gibi.
ABD, Rusya, Hindastan, Çin, Brezilya, Kuzey Kutbu'nda Norveç'in denetiminin altında olan
"TOHUM BANKASI" ürünlerini uzayda kuracakları kolonilerde kullanma kavgasını verirlerken, ÜSTEKİLER uzayda oluşturulacak yeni yerleşimlerde konumlarını koruyacak yollar ararken, ALTTAKİLERE kirlettikleri yaşanmayacak bir dünya bırakacaklardır.
Ülkeler kimlerin "YUKARDAKİLER" kimlerin "AŞAĞIDAKİLER" olacağını belirlerken yeni gettolar yaratacaktır. Bu noktaya gelirken verilecek demokrasi savaşları bu ayrışmayı azaltacak niteliktedir..
Geleceğe güncel olayların dışında biraz farklı bakmak gerek..