Zeytin alanlarının maden çıkarma amacı ile talan edilmesine kapı açan, 1939’dan bu yana uygulanan ve asırlık zeytin ağaçlarımızı koruyan Zeytin Yasası’nı işlevsiz kılan yönetmelik değişikliğinin yürürlüğe girmesiyle, geçimini zeytinden sağlayan halkın “Zeytinime Dokunma” isyanı büyüyor. Konuyu, insan sağlığının ancak içinde yaşadığı çevrenin ve birlikte yaşadığı canlıların sağlıklı olması ile mümkün olduğu temeline dayanan ‘Tek Sağlık’ açısından incelemeden önce, hukuk açısından değerlendirelim.
Hukuk düzeninde mevcut anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik gibi normlar arasında altlık-üstlük ilişkisi vardır. ‘Normlar hiyerarşisi’ veya ‘hukuk düzeni piramidi’ denen sisteme göre, alttaki normlar, üstteki normlara uygun olmak zorundadır. Örneğin; kanun Anayasaya, yönetmelik kanuna aykırı olamaz. Resmi Gazetede yayımlanan ‘Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’, 1661 Sayılı Zeytinciliğin Islahı Ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’a açıkça aykırı olduğu ve onu işlevsiz hale getirdiği için hukukun temeline de Anayasa’ya da aykırıdır. Bu değişikle sadece zeytin ağaçları ve doğa değil, hukuk da katledilmektedir.
***
Gelelim işin sağlık yönüne… Bir tarafta zeytin ağacı, zeytin ve zeytinyağı var; diğer tarafta ısınmada ve elektrik üretiminde kullanılan kömür. Zeytin açık ara ile sağlık açısından en yararlı meyve. Gelişmiş ülkelerde ve Türkiye’de en önemli iki ölüm nedeni, kalp hastalıkları ile beyindeki pıhtı veya kanama gibi dolaşım bozukluklarına bağlı felçler (inme). 841 bin kişiyi kapsayan bir araştırmaya göre, bu iki önemli ölüm riskini düşüren tekli doymamış yağların tek kaynağı zeytinyağı. Üçüncü en sık ölüm nedeni olan kanserin birçok türüne (özellikle meme ve deri) karşı da koruyucu olan zeytinyağının, hipertansiyon, hiperlipidemi, şeker hastalığı ve metabolik sendrom, romatoid artrit, Alzheimer, obezite (şişmanlık), depresyon, mide ülseri, ülseratif kolit ve osteoporoz gibi hastalıklarda da son derece yararlı olduğuna ilişkin bilimsel yayınlar var. Belki de bu nedenlerle, ölümsüzlüğün simgesidir, zeytin ağacı.
Genelde sızma (extra virgin) zeytinyağı tercih edilmeli ve mümkünse ısıtılmamalı. Sağlıklı bir pişirme yöntemi değil ama, kızartmalarda da tütme derecesi çok yüksek olan zeytinyağı, diğer tüm yağlardan çok daha sağlıklı; özellikle de rafine zeytinyağı. Rafine zeytinyağının ‘kızartmalık zeytinyağı’ olarak tescil edilip, pazarlanmasının yararlı olacağını düşünüyorum; aynı amaçla Riviera tipi veya filtre edilmiş sızma da kullanılabilir.
***
Kömüre gelince… Isınma amacıyla özellikle kalabalık şehirlerde ve kasabalarda kullanılan kömürün yarattığı hava kirliliği, kronik ve alerjik akciğer hastalıklarını tetiklemektedir. Termal elektrik santrallerinin bulunduğu yerleşim bölgelerinde yaşayan halk, bu sorunları daha yoğun olarak yaşamakta, salınan zehirli gazlar ve ağır metaller çeşitli kanser türlerine yol açmaktadır. Küresel açıdan bakarsak, iklim değişikliğinin ana nedenlerinden biri, insan etkinlikleri sonucu, başta kömür olmak üzere, fosil yakıtların yakılması ve buna bağlı olarak atmosferdeki karbondioksit oranının artmasıdır. 19 yıl boyunca zeytin ve zeytinyağı üreticilerinden oy alamamış AKP, bu yönetmelik değişikliğiyle belki de giderayak bu kesimden öç almaktadır. ‘Tek sağlık’ için: “Zeytinime dokunma; güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönel” diye haykırmanın tam zamanı… Daha sağlıklı yaşam için bol zeytin, az kömür.