Yenidoğan çetesi davası başladı. Başlamasıyla duyduklarımız, ortaya çıkan videolar, ifadeler neyin içinde olduğumuzu daha belirgin hale getirdi.
Örgütün yöneticisi olduğu iddia edilen Fırat Sarı’nın soğuk kanlılığı şaşırtmıyor. Bunca bebeğin ölümüne sebep olan, hakkında onlarca suçlama olan ve önümüze düşen ifadelerden anlıyoruz zaten onlarca psikopat ile karşı karşıya olduğumuzu.
Ve çok ilginçtir ki davada sanıkların tümü SGK’yı dolandırdıklarını, evrakta sahtecilik yaptıklarını, kural ihlali yaptıklarını kabul ediyorlar ama ‘Çete’ olduklarını kabul etmiyorlar. Onlarca bebeğin ölümünden sorumlu tutulan 112 şoförü ise ‘’Taş mı yiyelim’ diye arsızca, utanmadan kendini savunuyor.
Acı çeken, onlar yüzünden ölüm aşamasına gelen, eziyet edilen, istismar edilen (görüntüler ve kamuoyuna açıklanan deliller ile ispatlanmış) çocukların ailelerine gerçekten sabır diliyorum. İnsanlar bir evlat sahibi olabilmek için neler yaşıyor, nelerden vazgeçiyor, neleri feda ediyor. Hiç evladı olamayan onlarca çift var.
Organize kötülük bu.
Ailenizin yüzüne nasıl bakacaksınız?
Evlatlarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız?
Bu hayatta ne için daha ne kadar ileri gidebilirsiniz?
Öyle iddialar var ki sağlık sektörü ile ilgili, hastalara tarihi geçmiş stent takılmasından tutun, lazer ile göz ameliyatı yaptık diyerek hastaları ameliyat etmeden göndermelerine kadar neler çıktı.
Ve daha neler çıkacak.
Biz şimdi kime, nasıl güveneceğiz. Sorgusuz hayatlarımızı teslim ettiğimiz kurumlara artık güvenmiyoruz. Gerçekten yoğun bakıma ihtiyacı olan kimse artık bunu kabul etmeyecek ya da korktuğu için geç kalacak. Belki de onlarca insan hayatını kaybedecek.
İddianamede;
• Hayatını kaybeden 10 bebek "maktul",
• Beş kişi "müşteki",
• Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğü "suçtan zarar gören",
• Sağlık şirketleri ve hastaneler "malen sorumlu",
• 47 kişi de "sanık" olarak yer alıyor.
Suçlamalar ise;
• Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, örgüte üye olmak, örgüt adına faaliyet yürütmek,
• Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi (bebek ölümlerine atıf),
• Nitelikli dolandırıcılık (SGK üzerinden alınan haksız ödemeler),
• Resmî belgede sahtecilik,
• Rüşvet
İşte böyle güzel ülkemin, dürüst, vicdanlı, ahlaklı, bir karıncayı incitmeyen güzel insanları. Ve o şikâyeti yapan kişiye, bu işin peşini bırakmayan Cumhuriyet Savcımız Yavuz Engin’e sonsuz teşekkür ederim. Emekleri için, ailesi ile tehdit edilmesine rağmen yılmadan, korkusuzca savaşmaya devam ettiği için.
Savcı Yavuz Engin’in mesajında dediği gibi;’ “Kurt kapanına girerek kucağımıza düşen şahıslar, Türk adaletinin elindedir. 2400 yıllık Türk devlet geleneğine kafa tutanlar pişman olacaklar ve bizimle hiç tanışmamış olmayı dileyeceklerdir. Bana destek sunanlar ve sunmayanlar daima hafızamda olacaktır.”
Sizler gibi hukukçular sayesinde yeniden güzel günlere kavuşacağız.