Adalet Saraylarında yazıyor. Adalet mülkün temelidir. Sevgili okurlarım, adalet, sadece bir kavram değil, bir toplumun varlık sebebidir. Herkesin hakkını eşit ve doğru bir şekilde aldığı bir düzendir. Adalet, insanların huzur içinde yaşamasını sağlar. Türk halkının tarihi ve kültüründe çok önemli bir yeri olan bu deyim, aslında tüm insanlık için geçerli bir ilke taşıyor: “Adalet mülkün temelidir.” Yani, bir devletin ya da toplumun sağlam bir temele dayandığını, en önce adaletin varlığı belirler.
Adalet, sadece yasalarla sağlanacak bir şey değil; Adalet, insanların ve yargıçların vicdanlarında, toplumların kültüründe yer etmesi gereken bir değerdir. Bir toplumda adalet yoksa, o toplumda huzur da olmaz, güvende olmaz. Adaletin olmadığı bir yerde, insanlar kendilerini güvende hissetmez, haklarını aramakta zorluk çeker.
Adaletin temeli, her bireye eşit muamele yapmak, her türlü haksızlık ve ayrımcılığı ortadan kaldırmakla atılır.
Mülk, bir toplumun düzenini simgelerken, adaletin bu düzende nasıl bir yere sahip olduğunu gösterir. Eğer adalet yoksa, toplumsal düzen çöker. Çünkü insanların güvenini kaybettiği bir toplumda, yerleşik düzenin de temeli zayıflar. Adaletin sağlanmadığı bir devlet, halkının güvenini kaybeder. Adaletin olmadığı her alanda, insanlar arasındaki ilişkiler bozulur ve kaos başlar.
Bir ülkede devletin adalet anlayışı, o ülkenin ilerlemesinde en önemli etkenlerden biridir. İnsanlar haklarının savunulmadığını gördüklerinde, huzursuzluk başlar. Bir toplumda adaletin tecelli etmesi, yalnızca o toplumu düzenli kılmakla kalmaz, aynı zamanda bireylerin toplumla uyum içinde yaşamasını sağlar. Adaletin olmadığı bir toplumda, bireyler arasında eşitsizlikler ortaya çıkar ve bu eşitsizlikler sosyal huzursuzluk yaratır.
Adaletin en güzel örneklerinden biri, devletin sadece yasaları uygulamakla kalmayıp, insanların yaşam koşullarını da eşit hale getirmeye çalışmasıdır. Herkesin eşit haklara sahip olduğu bir sistemde, toplumun tüm bireyleri kendilerini değerli hisseder. Bu hissiyat, toplumu bir arada tutan, güçlü kılan ve ilerleten bir temel olur.
Sonuç olarak, “Adalet mülkün temelidir” derken, aslında adaletin bir toplumun sağlıklı ve sürdürülebilir olabilmesi için en temel yapı taşı olduğunu vurgulamış oluruz. İnsanlar adaletin sağlandığı bir ortamda özgürce yaşamaya devam edebilir, haklarını savunabilir ve kendilerini güvende hissedebilirler. Bu, sadece bireyler için değil, tüm toplum için en önemli teminattır. Adalet, baskı altına alınırsa totaliter rejim hortlar ve toplumu baskı altında tutar. Sonuçta; Devletin bütün çarkları rayından çıkar ve devlet çöker.